Gürsel Gürbüz

İslam düşmanlarının dile getirdiği “İslam’da ifade özgürlüğü yoktur” ve “Mürt olan bir kişi neden öldürülür?” gibi sorular, genellikle dinin esaslarına dair yanlış bir anlayışa dayanır. Bu tür sorulara verilecek cevaplarda, İslam’ın adalet, toplumun güvenliği, manevi değerler ve insanın sorumlulukları bağlamında bir değerlendirme yapmak gerekir. İslam’ın hükümleri, özellikle “mürtedlik” ve “ifade özgürlüğü” gibi konularda, sadece yüzeysel olarak değil, bilimsel, akli, mantıklı, sosyolojik, ahlaki ve toplumsal düzeydeki etkileri göz önünde bulundurularak açıklanmalıdır.

1. İslam’da İfade Özgürlüğü

İslam’da ifade özgürlüğü, doğruyu savunmak ve hakikate yönelmek temeline dayalıdır. Dinî özgürlük İslam’da önemli bir hak olarak kabul edilir, ancak bu özgürlük, toplumun düzenini ve bireylerin haklarını ihlal etmeyecek şekilde sınırlandırılmıştır. Yani, kişisel özgürlük, toplumun huzuru ve adalet arasında bir denge vardır.

İslam’da İfade Özgürlüğü ve Sorumluluk:

İslam, insanların düşüncelerini ifade etmeleri için bir alan bırakır, ancak bu özgürlüğün bir sınırı vardır: Allah’ın emirleri ve toplumun huzuru söz konusu olduğunda, başkalarına zarar vermek ya da şirke yönelmek, sapkınlık oluşturmak yasaktır. Yani, İslam’daki ifade özgürlüğü, insanları hakikate yönlendiren, manevi huzuru ve toplum düzenini koruyan bir özgürlüktür.
İslam, insanların şirke (Allah’a ortak koşma) ve küfre (İslam’ı reddetme) karşı duyarlı olmalarını, bununla birlikte başkalarının haklarını ihlal etmemelerini ister. Gerçek ifade özgürlüğü budur: Kişinin inançlarını açıkça dile getirmesi ancak bu özgürlüğün Allah’a isyan veya toplumsal düzeni bozma anlamına gelmemesi gerekir.

2. Mürt (Dinden Dönme) ve İslam’da Cezası

İslam’a göre, bir insan Müslüman olduktan sonra, Allah’a ve peygambere karşı küfürlü bir tavır sergileyerek dininden dönme (mürtedlik) hakkına sahiptir. Ancak, bu durumun toplumsal boyutları ve bireylerin manevi güvenliği açısından oldukça ciddidir. İslam’daki bu kural, aslında toplumun düzenini ve güvenliğini sağlamak amacıyla ortaya çıkmış bir hükümdür.

Mürt (Dinden Dönme) Durumu:

Mürt, İslam’da yalnızca bireysel bir sapma değil, aynı zamanda toplumsal düzeni de tehdit edebilecek bir durumdur. İslam devleti ve toplumu, inançları ve ahlakı Allah’a dayalı bir yapıya kurar ve buna zarar verecek sapkınlıklar doğrudan toplumsal huzuru bozar.
Dinden dönme sadece bir kişinin inançlarını değiştirmesi değil, aynı zamanda toplumsal yapıyı, düzeni ve güvenliği bozma, halkı yanıltma veya dinsel sapkınlıklar yaratma anlamına da gelebilir. Bu tür bir durum, toplumun şüphe ve kaos içinde yaşamasına sebep olabilir.

Bilimsel ve Sosyolojik Perspektiften:

İslam, toplumun huzurunu ve birliğini koruma amacını güder. Toplumdaki her birey, birbirinin güvenliğini ve huzurunu tehdit etmemeli, inanç farklılıkları insanlar arasında toplumsal çatışmalara yol açmamalıdır. Mürtedlik (dinden dönme), kişisel bir tercih gibi görünse de toplumun güvenliğine zarar verebilecek bir durumdur.
Sosyolojik açıdan, inançsızlık veya mürtedlik, toplumda inançlı bireyler arasında güvensizlik yaratabilir, bu da hem bireyler arasında hem de toplumda psikolojik bozulmalara yol açabilir.

3. Cennet ve Cehennem Bağlamında Değerlendirme

İslam’ın amacı, insanları ahiretteki kurtuluşa yönlendirmektir. Mürtedlik bir kişi, sadece dünyadaki ahlâkî sistemin bir parçası olmakla kalmaz, aynı zamanda ahiretteki kurtuluşunu da tehlikeye atar. İslam, insanları cenneti kazanmaya çağırırken, cehennem de Allah’ın adaletini gösterecek bir yerdir.

Mürtedlik ve Cehennem:

Allah, adaletli ve merhametli bir varlıktır. Mürtedlik, bir kişinin kendi seçimiyle Allah’a karşı çıkması demek olup, bu kişiye, Allah’ın hikmetine uygun bir şekilde hem dünyada hem de ahirette sonuçları olacaktır. İslam’daki adalet, herkesin hak ettiği şekilde ödüllendirilmesi veya cezalandırılması gerektiği anlayışına dayanır.
Mürtedlik olarak dininden dönen bir kişi, iman etmeme kararını kendisi verir ve bu, Allah’a ve ahlaka karşı yapılmış bir suçtur. Allah’ın adaleti, bu kişiye ahirette karşılık verecektir. Cehennem, bu kimseye, imanı reddetmenin ve Allah’a karşı gelmenin karşılığını verecek bir yerdir. Ancak burada unutulmamalıdır ki, Allah her zaman rahmet sahibidir ve cezalandırma, kişinin eylemlerine ve kalp niyetine göre değişir.

4. Akıl ve Mantık Açısından

Bir kişi imanını kaybedip Allah’a isyan ederse, İslam’a göre o kişinin ahiretteki durumunu sadece Allah bilir. Din değiştiren bir insanın toplumdaki etkisi ve manevi bozulmalara yol açması göz önüne alındığında, toplumsal düzeni tehdit eden bir durum ortaya çıkabilir.
İslam, toplumsal ve bireysel düzeyde denge arar. Bu dengeyi sağlamak için, bir kişi dininden dönerek toplumda karışıklığa yol açarsa, bunun sonuçları yalnızca dünyada değil, aynı zamanda ahirette de görülür.

Sonuç:

İslam, adalet, toplum düzeni ve bireylerin ruhsal güvenliğini gözeten bir dindir. Mürtedlik ve ifade özgürlüğü gibi konular, İslam’ın sadece dini değil, toplumsal yapıyı koruma ve bireysel sorumlulukları yerine getirme amacını taşır. İslam’ın getirdiği hukuk ve ahlak kuralları, toplumsal düzeni sağlamak ve insanları kurtuluşa yönlendirmek için vardır. Laiklik veya seküler düzenin savunduğu dinsizlik veya ahlaki gevşeklik, insanların hem dünya hem de ahiret hayatlarını tehdit edebilir.

Bu konuya dair birkaç ekleme daha yapılabilir:

İslam’ın Temel Amacı ve İnsanlık İçin Getirdiği Çözüm: İslam’ın amacı, insanların hem dünya hem de ahiret hayatlarını en iyi şekilde yaşayabilmesi içindir. Bu, sadece bireysel bir kurtuluş değil, aynı zamanda toplumsal huzur ve adalet yaratmayı hedefler. İslam, toplumsal ilişkilerde düzenin sağlanması ve bireylerin ahlaki sorumluluklarının yerine getirilmesi için geniş kapsamlı bir sistem önerir. Dininden dönen bir kişinin toplumdaki bu dini dengeyi bozması, başkalarının güvenliğini ve huzurunu tehdit edebilir. Bu nedenle, mürtedlik meselesi sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir mesele olarak ele alınır.
Sosyal Psikolojik Boyut: İslam’ın sunduğu öğretiler, insanların ruh sağlığını ve psikolojik dengeyi de gözetir. Din değiştirme, bir kişinin psikolojik durumu, manevi yapısı ve toplumsal bağlılıkları üzerinde derin etkiler bırakabilir. İslam, bireylerin ruhsal huzurunu sağlamayı, onları manen güçlendirip topluma faydalı bireyler olarak yetiştirmeyi hedefler. Bu hedefe ulaşabilmek için, toplumsal yapının bozulmaması gerektiği de önemlidir.
İslam’ın Merhametli Yönü: Mürtedlik meselesi, sadece cezalandırma meselesi değildir; aynı zamanda Allah’ın rahmeti, kurtuluş yolu ve tövbe imkânı üzerine derin bir vurgudur. İslam, insanların Allah’a dönmesini ve hatalarından dönmesini her zaman merhametle karşılar. İnsanlar, samimi tövbe ile yanlış yoldan dönebilirler. Allah, her zaman tövbeleri kabul eder ve insanları affeder. Mürtedlik, bir anlamda insanın kendi iradesiyle Allah’tan uzaklaşmasıdır, ancak bu, her zaman affedilemez bir durum olarak görülmemelidir.
İslam’da Bireysel ve Toplumsal Sorumluluklar: İslam, bireysel özgürlükleri ve hakları savunsa da, toplumsal düzeni ve güvenliği de ön planda tutar. Toplumun güvenliği ve adil düzenin korunması, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde önemli bir hedeftir. Bu anlamda, din değiştiren bir kişi, sadece kişisel bir tercih değil, aynı zamanda toplumun huzurunu tehdit edebilecek bir durumu da yaratabilir. Bu nedenle, İslam’ın adalet anlayışı, bireylerin özgürlüklerini korurken, toplumun güvenliğini ve istikrarını da gözetir.

Bu açıdan bakıldığında, İslam’ın tüm yasaları toplum düzenini sağlama, bireysel özgürlüğü koruma, ahlaki değerleri güçlendirme ve bütün insanlığın kurtuluşunu sağlama hedefini taşır. Mürtedlik ve dinin kabul edilmesi gibi konular, bu büyük hedefin içinde yer alır ve toplumun genel güvenliği ve huzuru için birer unsurdur.