İsim ve Sıfat Açısından Müteşâbih Nedir?
Müteşabih manası kapalı olan ve açıklanmasına dair herhangi bir delil olmayan, Kur’an ve sünnette bu konuda onu açıklayacak hiçbir delil bildirmeyen kelimedir. Sarih/kesin ve zanni anlamda açıklanmayan kelimedir.
Allah’a ait ve müteşabih olan Allah’ın kendisini nitelendirdiği sıfatları vardır. Bunların keyfiyetini bilmeksizin eli, ayağı, yüzü, görmesi, kızması, sevmesi, inmesi, arşa istifa etmesi ve tuzak kurması gibi ilahi sıfatları vardır. Allah’ın bu sıfatlarına iman etmek ve kabul etmek her Müslümanın sorumluluğudur. Bu sıfatların müteşabihattan olmasından dolayı Allah’ın niceliği ve nasıllığı bilinmemesinden dolayı bu sıfatlar tevil etmeksizin, ta’til, tecsim, teşbih, keyfiyet ve yoruma kaçmadan kabul edilmesi gerekir. Çünkü bu sıfatların nasıllığı ve niceliği Kur’an ve Sünnette açıklanmamıştır.
Kimilerin bu isim ve sıfatları ta’til (iptal) ederek, güya biz bunları insanlara benzetmiş oluruz, söylemi ile sıfatları inkar ederler. Diğer taraftan bu isim ve sıfatları tevil ederek Allah’ın elinden kasıt güç ve kudret olduğunu söyleyerek ya da yüzünden kasıt Allah’ın rızası anlamına geldiğini söyleyerek Allah’ın sıfatlarına bu şekilde sınırlandırmalar getirmek suretiyle bilmedikleri ve kendilerine yetki verilmedikleri şeyler konusunda konuşmaları hem bid’at hemde Allahın ilahi özelliklerini iptal etme anlamı taşır.
Müteşabihatın Üç Özelliği;
1- Kendiliğinden manası gizli ve anlaşılmaz.
2- Akılla ve delille anlaşılması imkansız oluşu.
3- Kitab’ın ve Sünnetin bunu açıklamaması.
- Örnek; Sure başlarında gelen elif, lam ve mim gibi hurufu mukatta harfleri.
- Allah’ın yarattıklarına benziyormuş gibi görünen sıfatlar olan el, yüz, ayak, öfke, sevmek, düşman ve inmek gibi sıfatlar.
- Allah’ın eli onların ellerinin üstündedir ya da Rabbin ve saf saf olan melekler geldiği zaman gibi ayetler müteşabih’dir.
- Biz bunlara sadece iman ederiz ve manasını Allah’a havale ederiz. Bu yönüyle Resulullah efendimizin övdüğü ilk üç nesil olan selef alimlerimiz müteşabih ayetleri bilmenin mümkün olmadığını dile getirmişlerdir.
Halef Alimlerimize gelince; Onlar Kur’an ve hadislerde geçen bu müteşabih sıfatları tevil etmişlerdir. Özellikle mücessime ve müşebbihe gibi ümmetin kendilerini tekfirde icma ettiği bu sapık mezhepler, Allah’ın bu sıfatlarını cisimlere benzettikleri için, onlar bu fitnenin kapanması ya da delalet ehline cevap verme niteliğinde Allah’ın eline Kudret, Allah’ın yüzüne Rıza, Allah’ın gelmesinden maksat Allah’ın emri, fısıldaşanlar ile beraber olmasından maksat Allah’ın onları ilmiyle kuşatması gibi teviller yapmışlardır. Batıl ehlinin yaydıkları fitne ve sapıklıklarından bu şekilde bid’at bir yorum/tevil yapmışlardır. O dönem sapık fırkalara karşı ve toplumu saptıran bu kimselere cevap verme niteliğinde böyle bir girişimde bulunmuşlardır. Bugün böyle bir durum söz konusu olmadığı için bu gibi teviller doğru görülmemiştir. Bu yönüyle biz selef metodunu benimsemekteyiz.
Selef ve Halef alimlerimiz ittifakla müteşabih naslara iman etmek gerekir ifadesini kullanmışlardır. Sıfatların manalarını araştırmaya gelince selef alimlerimize göre bunu yapmak doğru değildir. Çünkü Müslümanların yükümlü kılındığı bütün emir, yasak ya da farzlarda müteşabih naslara ihtiyaç gerekliliği yoktur. Sıfatları tevil etmenin doğru olmayışı Kur’an, sünnet ve selef alimlerin icmasıdır.
فَلَا تَضْرِبُوا لِلّٰهِ الْاَمْثَالَۜ اِنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ وَاَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
(Allah’ı başka varlıklara, başka varlıkları da Allah’a benzeterek) Allah hakkında örnekler/misaller vermeyin. (Allah hakkında verilecek örneği yalnızca) Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Nahl, 74)
Ne Resulullah, ne sahabe, ne tabiin, ne etbau tabiin nede dört mezhep imamları ilhada düşmeden müteşabih olan naslara ne bir teşbih, ne örneklendirme, ne benzetme, tevil, temsil, tecsim, keyfiyet, tahrif ve ta’tile girmeden geldiği gibi kabul ettiklerini görürüz. Dolayısıyla Müslüman sıfatların durumunu araştırmadan geldiği gibi kabul etmesi gereken bir hükümdür.
لَيْسَ كَمِثْلِه۪ شَيْءٌۚ وَهُوَ السَّم۪يعُ الْبَص۪يرُ
Hiçbir şey O’nun benzeri/misli/dengi değildir. O, (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’, (her şeyi gören) El-Basîr’dir. (Şûrâ, 11)
Müteşabih sıfatları tevil etmek yaratılmış varlıklara benzetmek olur. Burada tahrif, olumsuzluklar ve yanlışlıklara sebep olunmaktadır. Çünkü insan Allah’ın ilahi ve rabbani özelliklerini, sıfatlarını ve zatını keyfiyet açısından bilmesi idrak etmesi gibi bir şey söz konusu değildir.
Hemen şunu ifade edelim ki, Allah’ın isim ya da sıfatlarının insanlara benzerliği aynı olmasını gerektirmez. Nasıl ki bir insanın ayağı ile bir zürafanın ayağı, bir timsahın yüzü ile maymunun yüzü ve bir insanın eli ile bir maymunun eli bir olmadığı gibi, Allah’ın eli, ayağı, yüzü kızması gibi sıfatlar asla yaratılmış olanlara kıyas, kabul ve bir benzerlik söz konusu bile olamaz.
فَلَا تَضْرِبُوا لِلّٰهِ الْاَمْثَالَۜ اِنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ وَاَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
(Allah’ı başka varlıklara, başka varlıkları da Allah’a benzeterek) Allah hakkında örnekler/misaller vermeyin. (Allah hakkında verilecek örneği yalnızca) Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Nahl, 74)
Allah sıfatlarını tevile götürmek Allah’ın kendisini vasıflandırmadığı, irade buyurmadığı ve razı olmadığı konularda bilmeden konuşmak hüküm koymak manasındadır. Allah’ın sıfatlarını ilgilendiren konularda Allah’ın habir/haberdar olması, Allah’ın gizliyi bilmesi, işitmesi ve görmesi gibi buna benzer ilahi sıfatların keyfiyeti, niceliği ve nasıllığını keyiflendirme, benzetme ve örneklendirme bize verilen bir yetki değildir. Allah’ın kendi zatı ile ilgili bize söylemediği şeyler konusunda bir şeyler söylememiz, Allah konusunda cahilce konuşmamıza ve onu varlıklara benzetmemize sebep olur.
Ebu Hanife der ki; Bir kimse Allah’ın elinin olup olmadığında şüphe ederse o kimse kafirdir. Çünkü böyle olduğu zaman Allah’ın nassını yalanlamış olur.
Yahudi ve Hristiyanlar tahrif olmuş kitaplarında, Allah’ı mahlukata benzetmiş ve onlar Allah’ın haşa yorulduğunu, dinlendiğini ve yakup peygamber ile güreştiğini ve bunun sonucunda yenildiğini, Allah’ın oğlu olduğuna, Allah’ın fakir ve cimri gibi sıfatlarla niteleyen geçmiş kafir toplumlar olmuştur. Bu yüzden isim ve sıfatları tevil, teşbih, tecsim, tekyif ve örneklendirme gibi durumlar isim ve sıfatları tahrif etmek geçmiş toplumlar ait çirkin bir iftira olmakla beraber Allah’a yakışmayan nitelendirmelere sebep olur.
لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ
Ne uyuklama ne de uyku tutar O’nu. Bakara, 255)
وَقَالَتِ الْيَهُودُ يَدُ اللّٰهِ مَغْلُولَةٌۜ غُلَّتْ اَيْد۪يهِمْ وَلُعِنُوا بِمَا قَالُواۢ
Yahudiler: “Allah’ın eli bağlanmıştır/eli sıkı bir cimridir.” dediler. Söyledikleri (bu çirkin söz) nedeniyle elleri bağlandı ve lanetlendiler. (Mâide, 64)
Biz, Allah’ın elinin olduğuna inanırız ve hiçbir yaratılmış varlığa benzetmeyiz. Allah’ın bacağının olduğuna, Allah’ın kızdığına, Allah’ın arşa istiva ettiğine, Allah’ın gördüğüne, Allah’ın yüzünün olduğuna, Allah’ın kızması olduğuna, Allah’ın sevdiğine inanırız ama bunların hiçbirisini hiçbir yaratılmış varlığa benzetmeyiz. Dolayısıyla isim ve sıfatları hiçbir yaratılmışa benzetmeden geldiği gibi kabul etmek isim ve sıfatlarda tevhidde Allahı birlemektir. Bilmediğimiz ve bize açıklanmayan konularda haddimizi bilmek durumundayız.
قُلْ ءَاَنْتُمْ اَعْلَمُ اَمِ اللّٰهُۜ
De ki: “Siz mi daha iyi biliyorsunuz yoksa Allah mı?” Bakara, 140)
İfade ettiğimiz gibi hiçbir naslarda müteşabihata dair isim ve sıfatları ilgilendiren konularda hiçbir şey söylememiş, onu kapalı tutmuş ve bu konuda resulünü, sahabeyi ve ondan sonraki nesli bize örnek göstermiştir. Dolayısıyla Allah’ın kendisini naslarda tanımladığı üzere, bu sıfatları çarpıtmaksızın, nasıllığını ve niceliğine sorgulamadan zahiri anlamında geldiği gibi kabul eder ve kusursuz olduğunu ikrar ederiz. Kim bunlara muhalefet eder ve bu konuda kur’an ve sünnetin dışına çıkıp kendince yorum, keyfiyet ve örneklendirme gibi buna benzer bir durum söz konusu olursa bu kimsenin küfre düşmesi an meselesi olur.
Allah’ın Güzel İsimleri İle İlgili Belli Şartlar
1- Allah’ın isim ve sıfatları kusursuz kemal sıfatlardır.
لِلَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ مَثَلُ السَّوْءِۚ وَلِلّٰهِ الْمَثَلُ الْاَعْلٰىۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ۟
Kötü örnek, ahirete inanmayanlaradır. Allah içinse en yüce örnek vardır. O (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) El-Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) El-Hakîm’dir. (Nahl, 60)
2- En güzel isimler yalnız Allah’a aittir.
وَلِلّٰهِ الْاَسْمَٓاءُ الْحُسْنٰى فَادْعُوهُ بِهَاۖ وَذَرُوا الَّذ۪ينَ يُلْحِدُونَ ف۪ٓي اَسْمَٓائِه۪ۜ سَيُجْزَوْنَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
En güzel isimler Allah’ındır. (Öyleyse) bu isimlerle O’na dua edin. O’nun isimlerinde ilhada/eğriliğe sapanları (kendi hâllerine) bırakın. Yaptıklarının cezasını göreceklerdir. (A’râf, 180)
3- İsim ve sıfatlar ancak naslardan geldiği gibi kabul edilir.
4- Allah’ın isim ve sıfatları teklif tecsim, temsil, ta’til, tahrif ve tevil etmeden iman etmeyi gerektirir.
5- İsim ve sıfatların manaları malum keyfiyetleri ise meçhuldur.
6- Allah’ın isimleri ve sıfatları tevkifidir. Yalnız vahye bağlıdır.
7- Allah’ın isim ve sıfatları tevil edilemez. Çünkü bu Allahın sıfatlarına sınırlandırma getirmektir.
8- Allah’ın isimleri sıfatlara delalet eder ama her sıfatı isme delalet etmez.
Örneğin; Allah’ın Rahman ismi onun rahmetine delalet ederken, Allah’ın gazap sıfatı olmasına rağmen bundan dolayı Allah’ın gâsıp ismi verilemez. Çünkü isimlerin tevkifi olması vahye bağlı olması bunu gerektirir.
9- Allah’ın sıfatlarına benzerlik onun kakikatte benzer olduğunu göstermez.
Allah’ın isimleri ve sıfatları konusunda her ne kadar insanların taktıkları isim aynı olsa da hakikatte benzemezler. Çünkü nasıl ki bir sineğin kanadı ile bir kartalın kanadı birbirine benzemiyorsa Allah’ın sıfatları hiçbir mahluka benzemez.
لَيْسَ كَمِثْلِه۪ شَيْءٌۚ وَهُوَ السَّم۪يعُ الْبَص۪يرُ
Hiçbir şey O’nun benzeri/misli/dengi değildir. O, (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’, (her şeyi gören) El-Basîr’dir. (Şûrâ, 11)
10- Allah’ım sıfatları ayrıntılı bir şekilde ispat edilmesi varlıklara benzetilmesi ise nefyedilmiştir.
11- Allah için nefyedilen sıfatların zıtları ispat edilir.
Örneğin; Eksiklik ifade eden selbi sıfatlar reddedilir. Bu sıfatların zıt olan sıfatlar ise kabul edilir.
وَلَا يَظْلِمُ رَبُّكَ اَحَدًا۟
Senin Rabbin kimseye zulmetmez. (Kehf, 49)
Allah bu ayette kendisi için zalimliği nefyetmiş zulmün zıttı olan adeleti ise kendisine ispat etmiştir.
Kur’an’da Allah’ın uyuklaması ve yorulması nefyedilmiştir. Ama onun her daim diri oluşu ispat edilmiştir.
12- Allah’ın sıfatlarını yaratılmışlara benzetmek, sıfatları iptal etmek ve sıfatları sonradan yazılmış olduğunu kabul etmek küfürdür.
Ehli sünnet müşebbihe ve mücessime gibi fırkaları tekfir etmesinin sebebi budur. Onlar Allah’ın isim ve sıfatlarını cisimlere ya da başka varlıklara benzettikleri için tekfir edilmişlerdir. Allah’ın eli, yüzü, ayağı, kızması ya da öfkelenmesi gibi sıfatları varlıklara benzetmeleri küfürdür.
İmam Naim bin Hammad şöyle demiştir; Kim Allah’ı yarattıklarından bir şeye benzetirse o kafir olur. Kim de Allah’ın kendi zatını nitelendirdiği sıfatlarından birisini inkar ederse o da kafir olur. Allah’ın da resulünün de Allah’ın zatını vasfettiği sıfatları hiçbirisinde teşbih yoktur.
Varlıkların Var Olmaları Açısından Akli Deliller;
1- Zatı itibariyle varlığı vacip/zorunlu olan Allah’tır. Zatı itibarıyla vacip olan Allah’ın bir olmasıdır. Onun dışındaki tüm varlıklara gelince zatları itibari ile mümkün de olabilirler mümkün olmayabilirler de. Allah dışındaki tüm varlıklar yalnız Allah’a bağlıdır. Allah olmasaydı hiçbir varlık olmayacaktı ve hiçlikte kalmaya devam ederdi.
2- Zatları itibarıyla mümkün ve mümkün olmayan zatlar vardır. Allah dışındaki zatlar yokluk, zayıflık, acizlik, muhtaçlık ve noksan sıfatlara sahiptir. Allah ise bunlardan münezzehtir.
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder