İdeolojik Dinlerin İslam İlahi Nizama Galabe Çalma Şansı Yoktur.
Bugün çağdaş dünya milyonlarca dinin ve putun esiri olmuş, kula kulluk, ahlaksızlık, çatışma, savaş ve daha nice ölümlere sebep olmuştur. Hiç şüphesiz put ve din olarak kullandığımız bu iki kavram aslında tüm dünyayı saran ideolojik düşünceler ve felsefi akımlardır.
İnsan doğası doğruyu ve hakkı arama, hayatını belirleyen kural ve prensiplere uyma meyli üzere yaratılmıştır. Bu sebeple insanların itaat, teslimiyet ve yaşam programları ne ise dinleri, kullukları ve ibadetlerde o şey olmuş olur.
Bugün ideolojik dinlerin bağlıları kendilerine nispet ettiği ideolojik dinleri hak diğer semavi ve ideoljoleri batıl olduğunu iddia etmektedir. Peki birbirine zıt ve muhalif olan şeyler nasıl olur daha hak olabilir? Hiç şüphesiz birinin diğerini yalanlaması birinin ya hak ya da diğerinin batıl olması gerektirir.
Demokrasi mi hak yoksa komünizm mi? Sosyalizm mi hak yoksa monarşi mi? İslam mı hak yoksa bu saydığımız ideolojik dinler mi?
Hiç şüphesiz selim akıl sahibi bir insan hayata karışan ve insanlar arasında iyiliği, doğru, güzel, çirkin, yasak, serbest, haram ve kötülükleri belirleyenin Allah olduğunu bilir.
Savaş ve barış’ı kim belirleyecek? İnsanlar arasındaki değer yargılarını kim belirleyecek? İnsanların modasını, onların eğlencelerini, onların itaat ve teslimiyet erini belirleyen kim olacak? Yönetmeyi, kanun koymayı, yasama, sosyal, siyasi, ekonomik, ceza kanunları ve hukuk normları konusunda kim hükmedecek ve kimin dediği olacak? Allah’ın mı yoksa politik tanrılar konumunda olan tağutların mı? İslam ilahi nizam mı yoksa insan uydurması ideolojik dinler mi? Muhammed aleyhisselatu vesselam’ın ilahi ilke ve inkılapları mı yoksa ideolojik İlke ve inkılaplar mı? Kim hükmedecek? Kim karar verecek? Kime yetki verilecek? Allah mı yoksa Allah’a dışında ibadet edilenler mi? Nitekim;
وَقُلْ جَٓاءَ الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُۜ اِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقًا
De ki: “Hak geldi. Batıl zail oldu. Şüphesiz ki batıl, yok olmaya mahkûmdur.” (17/İsrâ, 81)
Hak olan İslam ilahi nizam’dır. O evrensel ve çağlar üstü olması hasebiyle tüm insanlığın ihtiyaç duyduğu ilahi yaşam programını ihtiva eden rabbani bir düzendir ve onun dışındakiler batıldır.
Batıl bazen kendini gösterir ilk aşamada cazibesi insanın hoşuna gider, insanların dikkatini çeker ama onun eksik, tutarsızlığı, çelişkisi, zulmü ve adaletsizliği çok geçmeden sonra görülür. Kur’an hak ile batılı şu şekilde tasvir etmiştir;
كَذٰلِكَ يَضْرِبُ اللّٰهُ الْحَقَّ وَالْبَاطِلَۜ فَاَمَّا الزَّبَدُ فَيَذْهَبُ جُفَٓاءًۚ وَاَمَّا مَا يَنْفَعُ النَّاسَ فَيَمْكُثُ فِي الْاَرْضِۜ كَذٰلِكَ يَضْرِبُ اللّٰهُ الْاَمْثَالَۜ
Allah, hak ile batıla böyle örnek verir işte. (Batıl) köpük (misali) atılır gider. İnsanlara yarar sağlayacak olan (hak) ise yeryüzünde kalır. İşte Allah, örnekleri böyle verir. (13/Ra’d, 17)
Dolayısıyla batılın hakkın karşısında durması imkansızdır. Çünkü akıl. mantık, vicdan, insan fıtratı ve tecrübeler tamamıyla batılın tutarsız, sapkınlık ve kötülük olduğunu islam ilahi nizamın ise hak doğru ve Allah’tan geldiğinin delilidir.
بَلْ نَقْذِفُ بِالْحَقِّ عَلَى الْبَاطِلِ فَيَدْمَغُهُ فَاِذَا هُوَ زَاهِقٌۜ وَلَكُمُ الْوَيْلُ مِمَّا تَصِفُونَ
(Hayır, öyle değil!) Bilakis biz, hakkı batıla musallat ederiz de onu beyninden yakalayıp parçalar. (Bir de bakarsın ki) batıl yok oluvermiş. (Allah’a) yakıştırdığınız sıfatlardan ötürü yazıklar olsun size! (21/Enbiyâ, 18)
Madem hak Allah’tan, madem kitabı indiren ve resulleri gönderen Allah, madem Allah yarattığı kullarına karışmak istiyor o halde dileyen dilediği tercih ve seçimi yapsın.
وَقُلِ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكُمْ فَمَنْ شَٓاءَ فَلْيُؤْمِنْ وَمَنْ شَٓاءَ فَلْيَكْفُرْۙ
De ki: “Hak, Rabbinizden gelendir. Dileyen iman etsin, dileyen kâfir olsun.” (18/Kehf, 29)
O halde tercihlerimiz konusunda sorumlu olacak ve Allah hesap vereceğiz. Kim iman ederse bu onun lehine kim küfrü tercih ederse bu onun aleyhine olur.
İnsanların haktan yüz çevirip batıla dadanmasının temel sebepleri fıtratın bozulması, nefsin, arzuların, şehvetin izinden gidilmesi ve insanın kendini yeterli görmesi sebebiyle sapıklığa ve batılı düşmesi söz konusudur.
فَذٰلِكُمُ اللّٰهُ رَبُّكُمُ الْحَقُّۚ فَمَاذَا بَعْدَ الْحَقِّ اِلَّا الضَّلَالُۚ فَاَنّٰى تُصْرَفُونَ
İşte bu, sizin hak Rabbiniz olan Allah’tır. Haktan ötesi sapıklıktan başka bir şey midir? Nasıl olur da (O’na ibadet etmekten, putlara ibadet etmeye) çevrilirsiniz? (10/Yûnus, 32)
İslam üstündür. Ona galebe çalacak yoktur. Bu din hem hak oluşuyla üstün olduğu gibi aynı zamanda bağlılarıyla üstündür. Hiçbir güç imana ve mü’minlere galibiyet çalamaz. Nitekim:
كَتَبَ اللّٰهُ لَاَغْلِبَنَّ اَنَا۬ وَرُسُل۪يۜ اِنَّ اللّٰهَ قَوِيٌّ عَز۪يزٌ
Allah: “Andolsun ki ben galip geleceğim ve resûllerim de (galip geleceklerdir).” diye yazmıştır. Şüphesiz ki Allah, (güç ve kuvvet sahibi olan) Kaviy, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz’dir. (58/Mücadele, 21)
Dolayısıyla islam’ın hak oluşu ve insan fıtratına uygun oluşu gelip geçici olan bu ideolojik dinlerin egemenliğini son bulması ve ilahi yasaların tekrardan hayata egemen oluşunun müjdesidir. Kim tercih ve seçimlerini müminlerden Allah ve resul tarafından seçerse kazanacak olanlar onlar olur.
وَاِنَّ جُنْدَنَا لَهُمُ الْغَالِبُونَ
Ve bizim askerlerimiz mutlaka galip olacaklardır. (37/Saffât, 173)
Batıla gelince o iktidarı egemenliği eline aldığında sosyal, siyasi ve ekonomik sömürü, ahlaki sapkınlığa, eğitimde insan fıtratını bozma, küfre ve şirke iktidar vermesi kulları kullara kul yapması ve aynı zamanda yeryüzünde sadece insanı değil Allah’ın yarattığı nesli bozdukları gibi aynı zamanda tabiatı ekolojik dengeyi ve daha birçok tabiata dair ne varsa onu bozduğunu görürsün.
وَاِذَا تَوَلّٰى سَعٰى فِي الْاَرْضِ لِيُفْسِدَ ف۪يهَا وَيُهْلِكَ الْحَرْثَ وَالنَّسْلَۜ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ الْفَسَادَ
(Bir işin başına yönetici olduğunda ya da) yanınızdan ayrıldığında yeryüzünde bozgunculuk yapmak, ekini ve nesli yok etmek için çalışır. (Oysa) Allah, bozgunculuğu sevmez. (2/Bakara, 205)
O halde Tevhid üzere Allah’a davet edenler üzülmesinler, Müşriklerin Allah’tan yüz çevirmelerine küfre, şirke koşmalarına ve zulüm yapmaları üzülmesinler. Onlar Allah’tan aldıkları emir ile iyiliği emretsinler ve kötülüğü yasaklasınlar. Şüphesiz hak batıla bu şekilde galabe çalacaktır.
وَلَا يَحْزُنْكَ الَّذ۪ينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِۚ اِنَّهُمْ لَنْ يَضُرُّوا اللّٰهَ شَيْـًٔاۜ يُر۪يدُ اللّٰهُ اَلَّا يَجْعَلَ لَهُمْ حَظًّا فِي الْاٰخِرَةِۚ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظ۪يمٌ
Küfürde yarışanlar seni üzmesin. Şüphesiz ki onlar, Allah’a hiçbir zarar veremeyeceklerdir. Allah, onların ahirette (güzel) bir paylarının olmasını istememektedir. Ve onlara büyük bir azap vardır. Ali imran:176)
Şüphesiz batıl ehli Allah’tan başka ibadet edilen sistemlerini koruma sosyal, siyasi, ekonomi ve askeri alanda koruyacaktır. Aynı şekilde Müminler de batıla karşı savaşma noktasında varlıklarını aynı şekilde korumaktadır.
وَانْطَلَقَ الْمَلَاُ مِنْهُمْ اَنِ امْشُوا وَاصْبِرُوا عَلٰٓى اٰلِهَتِكُمْۚ اِنَّ هٰذَا لَشَيْءٌ يُرَادُۚ
İleri gelenler harekete geçti ve: “Yürüyün, ilahlarınıza sahip çıkın (onlara bağlılıkta direnç gösterin). Şüphesiz ki bu, (sizden) istenen bir şeydir.” (dediler.) (38/Sâd, 6)
Müslümanlara gelince onlar resullerin yolunun yolcuları olarak insanları Allah’a, ilahi şeriata ve rabbani yaşam programına davet edecekler. Onlar küfrün önünde taviz vermeyecekler batıla batıl diyecekler.
فَاصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرُ وَاَعْرِضْ عَنِ الْمُشْرِك۪ينَ
Emrolunduğun (tevhidi) açıkça ortaya koy ve müşriklerden yüz çevir. (15/Hicr, 94)
وَجَٓاءَ مِنْ اَقْصَا الْمَد۪ينَةِ رَجُلٌ يَسْعٰى قَالَ يَا قَوْمِ اتَّبِعُوا الْمُرْسَل۪ينَۙ
Şehrin diğer ucundan bir adam koşarak gelmiş ve demişti ki: “Ey kavmim! Gönderilmiş resûllere uyun.” (36/Yâsîn, 20)
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder