Demokrasi Modern Çağın Şirk Ve Putçuluğun’dan Başka Bir Şey Değildir.
Demokrasi: Yunanca olup iki kelimden oluşur. “Demos” (halk) ve “Kratos” (idare, egemenlik ve otorite) kelimelerinden oluşmaktadır.
Demokrasinin genel tanımı halkın kendisini yönetmesi yada egemenlik yada otoritenin kayıtsız şartsız milletindir deyimi ile ortaya çıkmış beşeri ideoljik bir sistemdir.
Demokrasi bundan yaklaşık 2000 bin yıl önce orta çağ zihniyetine dayanan ve Yunan mitolojisinde yada antik Yunan’da ortaya çıkmış bir mahsuldür.
Demokrasi insan uydurması ideolojik bir sistem ya da bir dindir. Öyle ki demokrasi devlet, hükümet ya da ülke yönetimi açısında halkın iradesini kendisi için yegane ölçü ve egemen görerek temsili demokrasi ile halkın seçtikleri parlamento üyelerine vekaleten yetki vererek kendilerini sosyal, siyasi, ekonomik, yasama, ceza kanunları, hukuk normları, ahlaki, eğitim ve iyi kötü gibi tüm değer yargıları açısında yönetme yetkilerinin bu kimselere verilmesidir.
Bilindiği üzere Fransız ihtilali’ne kadar batı dünyasında Hristiyanlar hakimdi ve kilise otoriter idi. Ne zaman kilise zulüm, sömürü ve özellikle bilimsel ve teknolojik gelişmer karşısında tam bir bağnazlık, engel ve kötülükle karşı durdu, aydınlar ve kilise arasında mücadele aydınların lehine gerçekleşerek laiklik ve demokrasi sistemi kullanılmak suretiyle din ile devleti birbirinden ayırarak demokrasi adı altında egemenlik ve otorite kiliseden alınarak millete verilmiş oldu.1879 Fransız ihtilalinden sonra laik ve demokrasi tüm dünyanın tercih ettiği bir sistem oldu. Konumuzun demokrasi olması hasebiyle peki demokrasi nedir ve islamla olan ilişkisi nedir?
Demokrasi İslam İle Bağdaşır Mı?
Bugün ilahiyatçılar, imamlar, hocalar, tarikatçılar, muhafazakarlar ve daha nice İslam’a kendini nispet eden zevatlar medya, gazete, kitaplar, makale, söyleyişler, televizyon ve tüm kitle iletişim araclarını kullanarak Demokrasinin İslam ile bağdaştığını söylerler, bu öyle bir iddiadır ki Allah’ın kitabını tahrif etmek, Allahın iradesini hiçe saymak ve İslam’ı yerle yeksan etmekten başka bir şey değildir. Bu küfrü, şirki, tağutları ve Allah dışında ibadet edilen kanun koyucuları İslam adı altında meşru göstermekten başka bir şey değildir. Allah onlara lanet etsin ne kötü yalanlar söylüyorlar.
Onların murdar iddialarına gelince;
1- Demokrasinin seçim olduğunu, İslam’da da halifeler seçim ile başa gelir diyorlar! Bak bağdaştı diyorlar!
2- Demokrasi de özgürlük, hürriyet ve adalet vardır. İslam’da da bunlar vardır; diyerek demokrasiyi meşru göstermeye çalışıyorlar.
3- Demokrasi bir şura ve dayanışmanın ta kendisidir, diyerek bak İslam’da da bunlar var, diyerek Yunan mitolojik putunu bize dayatmaya çalışıyorlar.
Bu iddialar; Allahın kitabını tahrif etmek, Allah ile çatışma, dini bozmak, İslam’a sınırlandırma getirip, ideolojik dinlere ve Allahın hükmü ile hükmetmeyen politik tanrılara iktidar vermenin yolunun açılmasından başka bir şey değildir.
Hiç şüphesiz ki İslam ilahi nizam’ın sosyolojik, siyasi, ekonomik, ahlaki, yasama, kanunları ve bir çok değer yargıları hiç şüphesiz sosyalistlerce alındığı gibi komünistler, demokratlar ve benzeri kimseler tarafından gasp edilmiştir. Şimdi İslam’da olan bir şeyi başkasının çalıp bak demokrasi ve sosyalizm’dede bu gibi şeyler var diyerek bu ideolojik dinleri meşru göstermediği gibi onların diğer bütün şirkini ve küfrünü meşru göstermez.
İslam’da Seçim/Biad Vardır.
İslam’da biad/seçim söz konusudur. Peki Müslümanlar halifeyi seçerken ne üzere seçiyorlar?
Demokrasi, laiklik, sosyalizm, komünizm ya da o zamanlarda İslam dışındaki ideolojik dinlere egemenlik vermek için mi seçim yapıyorlardı?
Yoksa Sahabeler hâşâ onlar seçime giderken haramı helal eden, helali haram eden, küfe ve şirke iktidar veren halifeleri mi seçiyorlardı?
Onlar seçime giderken sosyal, siyasi, ekonomik, ahlaki, yasama, kanun koyma, ceza kanunları ile beraber bir yaşam programı olarak halifeler Allahın iradesine muhalefet eden kimseleri mi seçiyorlardı?
Şimdi siz seçime girdiğinizde kimi seçiyorsunuz? İslam’ı mı seçiyorsunuz yoksa ideolojik dinleri mi seçiyorsunuz?
Hakkı mı seçiyorsunuz yoksa batılı mı seçiyorsunuz?
Siz parlamentoya gönderilen vekiller hangi yetkiyi veriyorsunuz ve neyle hükmetmeler için gönderiyorsunuz?
Allah’ın haramını helal, helalini haram etmeleri için mi? Yoksa Allahın yasalarına egemenlik vermeleri için mi seçime gidiyorsunuz?
Oy verdiğiniz kimseler sahabe gibi Allahın hükmü ile mi hükmettiler?
Sahabeler bir ağızla onlar halife seçtiklerinde ne diyorlardı?
Halife seçilirken neden bu icma’yı gözardı ettiniz? ‘’Biz sana Allahın kitabı ve Resulü sünneti üzere biat ediyoruz’’ diyorlardı. Bu söz ittifak ile icma ile seçilen her halife için kullanılan bir sözdür, şimdi bu şeytani oyunlarınızla Yusuf aleyhisselam’dan sonra Sahabe’ye’de mi iftira atıyorsunuz?
İman ile küfrü, şirk ile tevhid-i, hak ile batılı, doğru ile yanlışı ve yasak ile serbesti birbirine karıştırmak, onaylatmak ve meşru göstermek için ancak ve ancak seleflerin izinden giderek Nemrutlara, Firavunlera ve Ebu Cehillere iktidar vermekten başka bir şey yapmıyorlar?
وَلَا تَلْبِسُوا الْحَقَّ بِالْبَاطِلِ وَتَكْتُمُوا الْحَقَّ وَاَنْتُمْ تَعْلَمُونَ
Gerçeği bildiğiniz hâlde hakkı batılla karıştırıp (bu suretle) hakkı gizlemeyin. (2/Bakara, 42)
اَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ الْكِتَابِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍۚ
Yoksa siz Kitab’ın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? (2/Bakara, 85)
Demokrasi Taban Tabana İslam’a Zıttır.
Demokrasi İslam’a zıt ve muhaliftir asla birbiriyle örtüşmez.
1- Demokrasilerde egemenlik/hakimiyet millete aittir. İslam’da ise egemenlik/hakimiyet Allah’a aittir.
يَا صَاحِبَيِ السِّجْنِ ءَاَرْبَابٌ مُتَفَرِّقُونَ خَيْرٌ اَمِ اللّٰهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُۜ
“Ey zindan arkadaşlarım! (Hiç düşündünüz mü?) Birbirinden ayrı, darmadağınık rabler mi daha hayırlıdır, yoksa (zatında, fiillerinde ve sıfatlarında tek olan) El-Vâhid ve (her şeye boyun eğdirip hükmüne ram eyleyen) El-Kahhâr olan Allah mı?” (12/Yûsuf, 39)
مَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِه۪ٓ اِلَّٓا اَسْمَٓاءً سَمَّيْتُمُوهَٓا اَنْتُمْ وَاٰبَٓاؤُ۬كُمْ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ بِهَا مِنْ سُلْطَانٍۜ اِنِ الْحُكْمُ اِلَّا لِلّٰهِۜ اَمَرَ اَلَّا تَعْبُدُٓوا اِلَّٓا اِيَّاهُۜ ذٰلِكَ الدّ۪ينُ الْقَيِّمُ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
“Sizin O’nu bırakıp da ibadet ettikleriniz, ancak sizin ve babalarınızın koyduğu, Allah’ın hakkında hiçbir delil indirmediği birtakım isimlerdir. Hüküm yalnızca Allah’ındır. O, kendisinden başkasına kulluk/ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (12/Yûsuf, 40)
2- Demokrasilerde çoğunluğun dediği olur. İslam’da yalnız Allah’ın dediği olur.
وَاِنْ تُطِعْ اَكْثَرَ مَنْ فِي الْاَرْضِ يُضِلُّوكَ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِۜ اِنْ يَتَّبِعُونَ اِلَّا الظَّنَّ وَاِنْ هُمْ اِلَّا يَخْرُصُونَ
Şayet yeryüzündeki çoğunluğa uyarsan, seni Allah’ın yolundan saptırırlar. Onlar, sadece zanna uyarlar ve yalnızca tahminle iş yaparlar. (6/En’âm, 116)
3- Demokrasilerde şirke, küfe ve tağut konumunda olan olan politik tanrılara iktidar verilir. İslam’da ise iktidar yalnız Allahın iradesidir.
اَلَا لَهُ الْخَلْقُ وَالْاَمْرُۜ تَبَارَكَ اللّٰهُ رَبُّ الْعَالَم۪ينَ
Dikkat edin! Yaratmak da emretmek de Allah’a aittir.2 Âlemlerin Rabbi olan Allah, ne yücedir. (7/A’râf, 54)
وَلَا يُشْرِكُ ف۪ي حُكْمِه۪ٓ اَحَدًا
Hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz (tek hükümran, yasamada bulunan, doğru ve yanlış belirleyen O’dur.)” (18/Kehf, 26)
4- Demokrasi de yasaları kanunları ve değer yargılarını belirileyen halkın temsilcisi konumunda olan parlamenterlerdir. İslam ilahi nizam’da ise kanunları ve yasaları yalnız Allah belirler.
اِنَّٓا اَنْزَلْنَٓا اِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَٓا اَرٰيكَ اللّٰهُۜ وَلَا تَكُنْ لِلْخَٓائِن۪ينَ خَص۪يمًاۙ
İnsanlar arasında Allah’ın sana gösterdiği şekilde hükmedesin diye bu Kitab’ı sana hak olarak indirdik. Hainlerin savunucusu olma! (4/Nisâ, 105)
اَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَۜ وَمَنْ اَحْسَنُ مِنَ اللّٰهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ۟
Yoksa cahiliyenin hükmünü mü istiyorlar? Yakinen inanmış bir kavim için kim Allah’tan daha güzel hüküm sahibi olabilir? (5/Mâide, 50)
İnsanları yaratan Allah’tır. Onların fıtratını ve onların farklı coğrafya, iklim, kültür, adet, akıl, düşüncelerin ve yaşamların farklılığı sebebiyle kullar için en iyi maslahatı ve iyliği bilen Allah’tır. Heva ve hevesine tabi olan bu ideolojik dinlerin ve politik tanrılar konumunda olan Allahın düşmanlarına gelince onlar kendileri aciz, zayıf, ihtiyaç, eksiklik, ölümlük, fitne, bela, kültür farklılığı ve bir çok eksiklik söz konusu iken kendileri için hayırlı olan şeyi bilmezlerken başkaları için nasıl hayrı bilsinler?
Demokrasiler’de Allah’ın Yetki ve İradesi Yoktur.
Öyle ki demokrasilerde halkın çoğunluğunun dediği, tercihi ve seçimi dikkate alınır ve çoğunluğa göre parlamenterler seçilir ve kararlar verilir.
Parlamenterler vekil olarak gittikleri meclislerde Allahın haramını helal, helalleri haram ederler. Onlar Allahın ceza kanunlarına alternatif ideolojik ceza kanunları, Allahın ilahi siyasi görüşüne zit ideolojik siyasi görüşler, Allahın ekonomik uygulamalarına alternatif ideolojik ekonomik uygulamaları, ilahi yasalara ve hukuk normlarına karşı ideolojik hukuk normları ve yasalar vaaz ettikleri gibi, İslam’ın eğitim, ahlaki ve sosyolojik açıdan ortaya koyduğu Rabbani ilke ve prensipleri muhalif ideolojik ilke ve prensipler meydana getirerek halkın ya da bir zümrenin ya da bir sınıfın ya da bir insanın nefsinin, arzularının ve şehvetinin sonucunda gerçekleşen yasalara, sisteme ve yönetimlere kulluk etmekten başka bir şey değildir.
Rabbimiz Allah ilahi yasallarla her alanda hiçbir gedik bırakmadan hükümler vaaz ederken, onların Allahın yasalarını ve Allahın iradesini merkezin dışına iterek ideolojik iradeye ya da İslam ilahi nizam sınırlandırma getirerek, ideolojik sistem ve yasalara iktidar ve egemenlik vermesi modern çağın putçuluğu olmakla beraber müşrikliğin ta kendisidir.
Demokrasilerde Allah’ın haram olan içkisi helal, zinası serbest, faizi caiz ve her türlü kötülük, murdarlık, homoseksüellik ve daha nice namussuzluklar bu ideolojik dinin fetvasıyla gerçekleşir.
Öyle ki demokrasi sayesinde sanatçılar dokunulmaz ve kutsaldır. Onlar sanat adı altında TV, tiyatro, sinema ve belli iletişim araçlarını kullanarak topluma tecavüz sahnelerini, çocuk istismarı, çocuk ölümlerini, çocuk tecavüzünü, kadın ölümleri, hırsızlığı, homoseksüelliği, fuhuşu, zinayı, içkiyi, kumarı, uyuşturucu ve her türlü envai çeşit kötülükleri şeytanın bile gıpta edeceği, şeytanın bile utandığı şeytanın bile Allah’tan korktuğu her türlü namussuzluğu meşru kılarak topluma dayattığı sistemin adıdır Demokrasi.
İşte bu açıdan demokrasilerde Allahın iradesi değil parlamenterlerin iradesi, demokrasilerde İslam ilahi nizam’ın yasaları değil sosyalizm, komünizm ve kemalizm gibi ideolojik dinlere iktidar verilir. Demokrasilerde Muhammed aleyhissalatu vesselamın ilahi ilke ve inkılapları değil ideolojik ilke ve inkılaplara iktidarı verilir. Öyle ki onlar bunlara bağlı kalır, mutlak sevgi, itaat, teslimiyet ve kulluk bunlara yapılır. Hiç şüphesiz bundan daha ağır bir küfür bundan daha ağır bir Allah düşmanlığı ve şirk bilmiyorum.
Demokrasi Hile Ve Aldatmaktan Başka Bir Şey Değildir.
Demokrasilerde halkın dediğinin iddiası vardır, ama tüm tecrübeler durumun tam aksine belli bir sınıf, belli bir kurum ya da belli bir gizli ajanda sahipleri olanların, ”siz seçiyorsunuz” izlemini vererek toplumu her alanda ekonomik olarak sömürürler, siyasi olarak aldatırlar, ahlaki olarak rezilliğin karanlığına gömerler, akide olarak kulları Allah ile bağlarını koparırlar.
Öyle ki küfrü ve şirki onlara dayatırlar. Demokrasilerde yöneticiler topluma vekil değil kral ve topluma hizmetçi değil sömüren kimseler olarak görürsün.
Demokrasi Gerçekten Özgürlük Müdür?
İnsanların bir çokları fıtratları bozulmuş, akılları bulanmış, ölçüleri değişmiş ve ilahi öğretilerden yüz çevirmesi sebebiyle hak ile batılı, doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü ayıramayacak konuma geldiler. Öyle ki insanların birçokları demokrasinin özgürlük, hürriyet, adalet, eşitlik ve hak olduğunu iddia edecek kadar sapkınlılığa düştüler.
Demokrasi özgürlüğü şirke, küfre, ahlaksızlığa, uyuşturucu, içki, zina, kumar, faiz ve harama dair sınırsız bir özgürlük verdiği malumdur.
Demokrasi aile yapısını öldürür, insan fıtratı bozar, ahlaksızlığa, savaş, çatışma, kan, gözyaşı, faşizm ve ırkçılığa sebep olur.
Demokrasi ile emperyalist ve kapitalistler Orta Doğu, Asya ve Afrika’da demokrasi adı altında insanların yeraltı yeri üstü kaynaklanan gasp etmesi, orada fitne çıkararak savaşa sebep olması, oralalarda fakirliğe ve sömürüye özgürlük verdiğini görürsünüz.
Demokrasinin verdiği özgürlük ile pornografi filmler, tiyatro, sinema ve gibi kitler ilatişim aracları ile yayılır. Cinsel resimler, çıplaklık, homoseksüellik, tecavüz, çocuk istismari daha nice ahlaksızlıklar sanat adı altında TV ve tiyatro gibi kitle iletişim araçlarıyla dayatılır. Peki bu özgürlük müdür yoksa zulüm müdür? İslam’a göre bunlar haramdır ve özgürlük değildir. Bunlar murdar, pis kokuşmuş ve insan onurunu ve izzetini öldüren ahlaksızlar değil midir?
Madem demokrasi özgürlükse neden müslümanların şeriat mahkemelerinde yargılanma talebi reddediliyor?
Madem özgürlükse neden tevhidin gerçekleri gizleniyor?
Neden hak ile batılı birbirine karıştırıyorlar?
Neden camilerde ideolojik dinin sınırlarının belirlediği sahte bir din gündeme getiriliyor?
Madem demokrasi özgürlük neden bu toplum tevhid, tağut, şeriat ve benzeri kavramları bilmiyor? Neden din dersleri yasaklandı neden İslam’ın gerçekleri gizleniyor?
Özgürlük adı altında İslam düşmanı olan laik müşrikler Kur’an a hakaret etmediler mi?
Rasulullah aleyhisselam’a sövmediler mi? Ashâb-ı Kiram’ı karalamadılar mı?
Müslümanlara yobaz demediler mi? Şeriat gericilik demediler mi? Hangi özgürlükten bahsediyorsunuz? Hiç şüphesiz onların özgürlüğü Allah ve Resulü‘ne savaşma özgürlüğünden başka bir şey değildir.
Demokrasi aslında kula kulluk, kölelik, sömürü, şirk, küfür ve ahlaksızlığa açılan bir özgürlüktür. Bu özgürlükler ise Allahın yasakladığı ve haram kıldığı bir özgürlüktür.
Madem demokrasi özgürlük neden atatürk eleştirelemiyor ve neden kanunlar ile korunuyor?
Demokrasi’yi Şura Kavramı İle Meşru Gösteren Alçaklar.
Allah’ın düşmanları kendi demokratik ideolojik dinlerini meşru gösterebilmek, toplumu onaylatbilmek için Allahın kitabını ve Resul’ün sünnetini istismar ederek bağlamından kopararak ve tahrif ederek en alçakça bir şekilde bize demokrasi meşru göstermeye çalışırlar. Öyle ki onlar demokrat Müslüman, lâik Müslüman, kemalist Müslüman, solcu, sağcı ve muhafazakar Müslüman, sosyalist Müslüman, atatürkçü, liberal müslüman, Müslüman gibi ideolojik dinlere Müslüman ismini yanyana getirerek ya da İslam’a ait kavramları yanyana getirerek kendi ideolojik dinlerini ya da kendi politik tanrılarını bize dayatmaya çalışıyorlar.
Bunlardan bir tanesi Kur’an ın gündeme getirdiği Şura’nın demokrasi ile aynı olduğunu iddiasıdır. Onların bu yalanı dağa söylenseydi dağ erir, okyanusa söylenseydi okyanus buhar olurdu. Nasıl da selefleri olan Yahudilerin Tevratı tahrif ettiği gibi tahrif ediyorlar.
Bir defa demokrasi yetkinin halka verilmesidir. İslam’da yetki Allahın iradesidir. Demokrasi de çoğunluğun dediği olur İslam’da yalnız Allahın dediği olur. Demokrasilerde kanunları değer yargılarını halk ya da onların vekilleri belirler, İslam’da kanunları ve yasaları yalnız Allah belirler. Ey Allahın düşmanları ümmet icma ile bu ilahi öğretilere muhalefet edenlerin kafir ve müşrik olduğunu konusundada icma etmişken siz neyi savunuyorsunuz?
İslam’da Şura Nerelerde Olur?
İslam’da şura subuti kesin, delaleti kesin, Allahın isimlendirdiği ve hükme bağladığı meselelerde şura istişare olmaz. Eğer bu meselede istişare olursa bu kimseler Allahın hükme bagladığı hükmü bozmaları sebebiyle icma ile kafir olurlar. Peki Şura nerede olur?
1- Şura Kur’an ve Sünnet tafsilat ve detaylarında olur.
Demokrasi ise dinin asıllarıyla şeriatın vaciplerini muhalefet ediyor nasıl da şeytani oyunlar oynuyorlar?
2- Şura ihtilaflı, Zanni ve içtihadi meselelerde olur.
Eğer Şura’nın konusu delaleti kesin ve subuti kesin olan meselelere muhalefet ise bu şura değildir kafirliktir.
3- Şura ehli ancak ilahi yasalara bağlı kalarak fakih, alim, İslam ahlakı ile ahlaklanmış ve Allahın hükmü ile hükmeden kimselerden oluşması şarttır.
Peki ey Allahın düşmanları bugün laik demokratik ideolojik batının yasallarıyla yönetenlerin bunlarla ne ilgisi var?
Demokratik Sistemlerde Vekil Ve Oy Kullananların Hükmü Nedir?
Hemen şunu ifade edelim ki demokrasi ve ideolojik yönetimlerde Müslümanlık iddiasını taşıyan kimseler için hafi/gizli bir mesele değildir. Eğer onlar bunun Müslümanlar için gizli bir meseledir ve onlar bilmiyorlar derlerse biz onlara şunu deriz: Ey imandan nasibini almamış olanlar! Eğer onlar bugün bu meselede cehaleti tercih etmişlerse bu onların Allahın dininden yüz çevirmenlerinden dolayıdır. Hiç şüphesiz icma ile dinden yüz çevirme küfrün ta kendisidir.
Demokratik sistemlerde ister yönetici olmak, aday olmak, hükmeden konumunda olmak ve bu kurum, kuruluş ya da kişileri desteklemek Allahın iradesine muhalefet, Allahın yasalarına isyan, küfre ve şirke iktidar vermek olduğu gibi inandığı Allah’a muhalefet etmekten başka bir şey değildir. Hiç şüphesiz bu kimseler İslam milletten çıkmış Müslümanlık iddiaları batıl birer müşriktirler.
Onlar Allahın haramını helal ve helalini haram edecek sen onları oyunla destekleyeceksin öyle mi? Onlar Allahın siyasi, sosyal, ekonomik ve ceza kanunlarına zıt, alternatif ve tam tersine hükümler ortaya koyacak ve insanları buna davet edecek, sen oyunla onları destekleyecek ve sonra Müslümanlığın devam edecek öyle mi? Allah’a yemin ederim bütün Nebi ve Resuller Nemrut ve Firavun gibi toplumların düştüğü aynı şirk üzere olan toplumlara gönderilmiştir.
Demokrasinin En Temel Özelliği
Demokrasinin en temel özelliği otoritenin, egemenliğin, insanlar için yasak-serbest, doğru-yanlış ve iyi-kötü gibi insan hayatına karışan her alanda halkın yetkili kılınmasını ifade eder.
Bu halk neye iyi diyorsa iyi, neye kötü diyorsa kötü, neye yasak diyorsa yasak ve neye serbest diyorsa o serbestir. Demokrasilerde insan hevası ve onun ideolojik veriler hakimdir.
Bugün çağdaş cahiliye Allah’ın iradesini, hükümlerini ve kanunlarını hiçe sayarak kendileri ya da onlardan önceki filozoflar, ideologlar, önderler ve atalarının belli etiket, armalar ve isimlerle isimlendirdikleri komünizm, sosyalizm, liberalizm ve demokrasi gibi ideolojik dinlerle Allah’tan başkalarına ibadet ediyorlar.
Demokrasilerde Din Özgürlüğü;
Demokrasilerde islam hariç tüm dinlere özgürlük vardır. Deizm, Ateizm, komünizm, sosyalizm, laiklik, kemalizm, liberalizm hatta şeytana tapma özgürlüğü vardır. Ve bunun sonucunda Allah ile bağlar kopmuş şirke, küfre düşmüş ve Allah’a kulluk görevini yerine getirmeyerek cehenneme götürür. Demokrasi ve diğer tüm ideolojik dinler insanların ahiretleri ile ilgilenmez ve sadece insanların dünyalarıyla ilgilenirler. Demokratik laik sistemlerde İslam’ın gerçekleri gizlenilir, İslam çelişkili gösterilir ve İslam ilahi nizama alternatif ideolojik dinler topluma dayatılarak Allah ile kullar arasında bağlar koparılır ve yeryüzünde Allah’a savaş açılır. Demokrasilerde hükmeden, kanun koyan, ve kulları bir yönetim şekli olarak islamın anlatılmasına engel olur.
Demokraside Seçme Hakkı;
Demokrasilerde genel oy hakkı vardır. İnsanlar ister Alim ister cahil olsun ister seçkin ister avam olsun herkesin oyları eşittir. Hayatı ilimle geçmiş bir adam ile hayatı cehaletle geçmiş bir adamın düşünceleri, fikirleri ve tecrübeleri eşit ve birdir. İşte bu sebeple demokrasilerde %51 alanın doğru yüzde %49’un alanın ise yanlış olduğu sistemin adıdır.
Eğer toplumun %51’i eşcinselliğin doğru olduğunu, faizin, içkinin, kumarın, zinanın ve genelev işletmenin doğru olduğunu söylüyorsa bu artık yasallaştırılır ve bunlara serbestlik verilir. %49 bu yukarıda saydıklarımızın kötü, yanlış, zarar ve toplumu bozan unsurlar olduğunu söylese haklı olsalar dahi onların dediği olmaz. İşte demokrasi komik aynı zamanda gülünç ve bir o kadar da orta çağ zihniyetinin adıdır. Demokrasi delinin akıllara galebe çaldığı cahilin Alimi yendiği sistemin adıdır.
İslam’da Seçma Hakkı;
İslam ilahi nizama gelince ne %1, ne %49, ne %51 ve ne de hiç kimse hükmetme, kanun koyma, yasama, yasak ve serbest gibi değer yargıları belirleme konusunda yetkili değildir. Kulların yönetme, idare etme ve hükmetme konusunda tek yetkili makam alemlerin rabbi olan Allah’ın makamıdır.
Demokraside Siyasi Mezhepler;
Demokrasilerin siyasi mezheplere gelince bu partiler dinsiz, faşist, ahlaksız, yalancı, hırsız ve liyakatsiz kimseler tarafından yürütülür. Nitekim Türkiyemizde bir asırdır demokrasi adı altında politikacılar bu topluma yalan söylemeyi, hırsızlık yapmayı, insanlar nasıl aldatılır, insanlar küfre ve şirke nasıl düşürülür bunu öğreterek toplumun bozulmasına sebep olmuşlardır.
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder