Cehalet Sebebiyle Mazur Görülen Ve Görülmeyen Açısından; Fetret Ehli.
Fetret; Sözlükte f-t-r fiilinden mastar olup gevşeme, zaaf, gücünü kaybetme ve zayıflama gibi manalara gelir.
İslam Istılahında Fetret Ehli; Bulundukları şartlardan dolayı kendilerine peygamber ve kitap gönderilmemiş bunla beraber İslamdan ve vahiy’den haberi olmayan kimselerdir.
Rabbimiz Allah kendilerine kitap ve peygamber gönderilmeyen Fetret Ehli toplumları yaratılış icabı islam fıtratı üzere yaratarak Allah’ın varlığına ve ona kullağa meyilli olarak yaratmıştır.
Dolayısıyla İnsan doğarken Allah’a ibadet programı üzere yaratılmıştır. İşte bundan dolayı Fetret ehli konumunda olan insanlar eğer fıtratlarını bozmamış iseler bu kimseler Allah’ın varlığına, onun yaratıcı, rızık veren olduğuna, kendisine bağlanılan, sığınılan, ümit ve korku gibi ibadet çeşitlerini yalnız Allah’a has kılanlar Muvahhid ismini alırlar. İşte bunlar cennet ehli kimselerdir.
Zeyd Bin Amr bin Tufeyl;
Daha henüz Peygamber efendimiz Mekke toplumuna gönderilmeden önce, Zeyd Bin Amir b Tufeyl Allah’ın kendisini İslam fıtratı üzere yarattığı bir kimseydi. Kendisi ibrahim Aleyhisselam’a inanmış ve Hanif dini üzere idi. Fetret döneminde içki içmez, zina yapmaz ve faiz alıp vermezdi. Allah’ın varlığına, birliğine ve ona sığınarak kulluğunu yalnız Allaha yapıyordu. Hatta Zeyd bin Amr Mekke’de Ya rabbi şahit ol ben İbrahim’in dini üzereyim diyerek Tevhid akidesini dile getiriyordu. Yine bununla beraber Zeyd bin Amr müşriklerin kestiği kurbanların etlerinin yemiyordu. Hatta kendisi hayvanı yaratan, yağmuru yağdıran ve bitkiyi bitiren Allah iken siz bu kurbanları Allah’tan başkası adına kesiyorsunuz diyerek o günün müşriklerini yeriyordu.
Efendimiz Aleyhisselam; O kıyamet gününde tek bir ümmet olarak diriltilecektir. O cahiliye zamanında Allaha ibadet ediyor, ibrahim’in dini üzere Allah’ı bir bilir’di.
Diğer taraftan fıtratını bozmuş Allah’ın varlığına, onun birliğine ve ona ibadeti gerçekleştirmeyerek şirke ve küfre düşenler, işte bu kimseler müşrik ve kafir ismini alırlar. Bunlara peygamber ve kitap gönderilmediği için dünyada azap edilmezler. Alimlerimiz ahirette onların azap edilip edilmediği konusunda ihtilaflı iken en doğru görüş Peygamberimizin ifadesi ile ahirette tekrardan onların imtihan edilmesidir.
Fetret Ehli Sorumlu Olmama Açısından;
1- Kitap ve Resulden sorumlu olmazlar.
2- Helal ve haramdan sorumlu olmazlar.
3- Emir ve yasaklardan sorumlu olmazlar.
4- Şeriat konusunda sorumlu olmazlar.
Fetret Ehli Allahı Bilme Yönleri;
1- Fıtrat Yaratılışı 2- Misak 3- Akıl 4-Kevni
Fetret Ehli toplumlar; Fıtrat, Misak, Akli ve Kevni deliller ile Allah’ı birleme ve ibadet etmede sorumlu olan kimselerdir. Çünkü rabbimiz bu kimseleri kendisini bilme, öğrenme ve kulluk program üzere yaratmıştır.
Fıtrat;
Allah’ın kullarını kendisini tanıyacak, bilecek, idrak edecek ve kendisine ibadet edecek bir yetenek ve kabiliyet üzere yaratmasıdır. Netekim Kerim kitabımızda Allah kendi kullarını kendisini bilme fıtratı üzere yarattığını beyan etmiştir;
فَاَقِمْ وَجْهَكَ لِلدّ۪ينِ حَن۪يفًاۜ فِطْرَتَ اللّٰهِ الَّت۪ي فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَاۜ لَا تَبْد۪يلَ لِخَلْقِ اللّٰهِۜ ذٰلِكَ الدّ۪ينُ الْقَيِّمُۗ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَۗ
Yüzünü (hiçbir şeyi Allah’a ortak koşmayan muvahhid) bir hanif olarak dine çevir. Allah’ın insanları yarattığı fıtrata (uy). Allah’ın yaratmasında değişiklik yoktur. (Herkesi tevhid fıtratı üzere yaratmıştır.) İşte dosdoğru din budur. Ancak insanların çoğu bilmezler. (Rûm, 30)
Her doğan İslam fıtratı üzere doğar ama anne babası onu Hristiyan, Yahudi veya mecusi yapar. (Buhari)
Yine aynı zamanda Şems suresinde Rabbimiz Allah; Nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin etmesi de fıtrata işaret etmektedir.
Allah’a ibadet ve onu bilme her insanın fıtratına yerleştirilmiş bir bilgi ve eğilimdir. Her insan, bu fıtrat üzere dünyaya gelmektedir. İnsanlardan kimisi fıtratında var olan delillerin peşine düşüp, hiçbir peygamberin olmadığı zamanlarda dahi tevhid üzere Allah’a kulluk edebilmektedir.
Akıl Delil;
İnsanın sağlıklı bir şekilde düşünerek yeryüzü, gökyüzü ve içindeki tüm varlıkların bir tesadüf üzere olmadığını, tamamı ile müthiş ve kusursuz bir yaratıcı tarafından yaratıldığını ispatlar. Akıl Allah’ı tanıma, bilme ve ibadet etmede büyük rol oynar.
Akli delil ile Allahın varlığının bilineceğinin delili;
اُفٍّ لَكُمْ وَلِمَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ
“Size de Allah’ın dışında ibadet ettiklerinize de yuh olsun! Akletmez misiniz?” (Enbiyâ, 67)
Misak Delili;
Bundan kasıt ahiret gününde Allah gelmiş geçmiş insan ve cinlerden olan tüm ruhları bir araya getirmiş ve onlara ben sizin rabbiniz değil miyim? Onlar, Evet sen bizim rabbimizsin cevabına karşılık bir ahit bir sözleşme gerçekleşiyor. Buradaki ahit ve sözleşme Allah’ı bilme, onu birleme ve ona kulluk etmeyi ifade eder. Nitekim misak ayeti ile ilgili;
وَاِذْ اَخَذَ رَبُّكَ مِنْ بَن۪ٓي اٰدَمَ مِنْ ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَاَشْهَدَهُمْ عَلٰٓى اَنْفُسِهِمْۚ اَلَسْتُ بِرَبِّكُمْۜ قَالُوا بَلٰىۚۛ شَهِدْنَاۚۛ اَنْ تَقُولُوا يَوْمَ الْقِيٰمَةِ اِنَّا كُنَّا عَنْ هٰذَا غَافِل۪ينَۙ
(Hatırla!) Hani Rabbin Âdemoğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendilerine şahit tutarak: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” demişti. Demişlerdi ki: “Evet! (Sen bizim Rabbimizsin!) Şahit olduk.” (Bu,) Kıyamet Günü: “Biz bundan habersizdik.” dememeniz içindir. (A’râf, 172
Kevni Ayetlere;
Kişinin Allah’ın yarattığı varlıklara bakması, gece, gündüz, ay, güneş, yıldız ve buna benzer varlıklara baktığında tüm varlıkların bir yaratıcısı bir idarecisi ve tasarruf sahibi olduğunu ispatlar. Nitekim kevni ayet ile ilgili delil;
اِنَّ ف۪ي خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ لَاٰيَاتٍ لِاُو۬لِي الْاَلْبَابِۚ
Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün peşi sıra yer değişmesinde akıl sahipleri için (üzerinde düşünüp, bunları yapanın tek ilah olduğu, kulluğun sadece kendisine yapılması gerektiğine dair sonuçlar çıkaracakları) ayetler vardır. (Âl-i İmran, 190)
Cehaletin Mazeret Olmayışının Delili;
وَاِنْ اَحَدٌ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ اسْتَجَارَكَ فَاَجِرْهُ حَتّٰى يَسْمَعَ كَلَامَ اللّٰهِ ثُمَّ اَبْلِغْهُ مَأْمَنَهُۜ ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَعْلَمُونَ۟
Müşriklerden biri senden eman/sığınma hakkı isteyecek olursa, ona eman ver. Ta ki Allah’ın kelamını dinleme fırsatı bulsun. Sonra onu, güven içinde olacağı (kendi yurduna) ulaştır. Bu onların bilmeyen bir kavim olması nedeniyledir. (Tevbe, 6)
لَقَدْ كَفَرَ الَّذ۪ينَ قَالُٓوا اِنَّ اللّٰهَ ثَالِثُ ثَلٰثَةٍۢ
Andolsun ki: “Allah üçün üçüncüsüdür.” diyenler kâfir olmuşlardır. (Mâide, 73)
وَقَالَتِ الْيَهُودُ عُزَيْرٌۨ ابْنُ اللّٰهِ وَقَالَتِ النَّصَارَى الْمَس۪يحُ ابْنُ اللّٰهِۜ ذٰلِكَ قَوْلُهُمْ بِاَفْوَاهِهِمْۚ يُضَاهِؤُ۫نَ قَوْلَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ قَبْلُۜ قَاتَلَهُمُ اللّٰهُۘ اَنّٰى يُؤْفَكُونَ
Yahudiler: “Uzeyir, Allah’ın oğludur.” dediler. Hristiyanlar: “Mesih, Allah’ın oğludur.” dediler. Bu, onların ağızlarıyla söyledikleri ve daha önceki kâfirlere benzettikleri sözleridir. Allah onları kahretsin, nasıl da çevriliyorlar? (Tevbe, 30)
Fetret Ehli olan bu kimseler fıtratlarını, misaklarını, kevni ve akıl delillerini bozması yada kendi doğal programını bozması sonucunda şirke ve küfre düşen bu kimselere müşrik ismi verilir.
وَمَا كُنَّا مُعَذِّب۪ينَ حَتّٰى نَبْعَثَ رَسُولًا
Biz, peygamber yollamadan azap edecek değiliz. (İsrâ, 15)
Gürsel Gürbüz
www.gurselgurbuz.com
Share this content:
Yorum gönder