×

Allah Yolun’da Cihad En Hayırlı Amel’dir.

Allah Yolun’da Cihad En Hayırlı Amel’dir.

Cihad sözlük manası: Mücadele etmek, meşakkat, zorluk, güç, kişinin bütün güç ve kuvveti harekete geçirmesi gibi manalara gelir.

Istılahında cihad: Bir iman gereği olarak nefse, çevrenin olumsuzluklarına, küfre ve şirke mukavemet göstermek suretiyle iyiliği emredip, kötülüğü sakındırmak, islami davet, Allah düşmanlarına mücadele etmek ve yeryüzünün zalim, müstekbir kafir ve müşriklere karşı savaşmayı gerektiren ilahi bir düstur ve en efdal amellerdendir.

سَأَلْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَيُّ العَمَلِ أَحَبُّ إِلَى اللَّهِ؟ قَالَ: «الصَّلاَةُ عَلَى وَقْتِهَا»، قَالَ: ثُمَّ أَيٌّ؟ قَالَ: «ثُمَّ بِرُّ الوَالِدَيْنِ» قَالَ: ثُمَّ أَيٌّ؟ قَالَ: «الجِهَادُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ» 

Abdullah b. Mes’ûd radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e, amellerin hangisi Allah’a en sevimlidir? diye sordum. Vaktinde kılınan namazdır. buyurdu. Sonra hangisidir? dedim. Ana babaya iyilik etmektir. cevabını verdi. Sonra hangisidir? dedim. Allah yolunda cihat etmektir. (Muttefekun Aleyh)

Cihat ilahi bir emir, kullar için bir ibadet, insanlık için bir rahmet ve yeryüzünün huzur güven ve özgürlüğü için gerekli olan Rabbani bir mücadeledir. Nitekim;

فَلَا تُطِعِ الْكَافِر۪ينَ وَجَاهِدْهُمْ بِه۪ جِهَادًا كَب۪يرًا 

Kâfirlere itaat etme! Ve o (Kur’ân’la) onlara karşı büyük bir cihad ver. (25/Furkân, 52)

Cihat Tevhid’in ilanı, kulluğun nişanesi, Allaha olan samimiyeti, ihlası ve dostluğunun en büyük alametidir. Cihat öyle bir ibadettir ki bir iman, teslimiyet, itaat ve Müslüman olmanın gereğidir.

Cihat ile fitne söndürülür, öyle ki fitne zülüm, kötülük ve insanın yok olmasından başka bir şey değildir. Bu sebeble Allah cihad’ı ümmetin yiğitlerine farz kıldı.

Cihad ile Allah dışında ibadet edilen yapay tanrılar, tağutlar ve zalimlerin küfrü ve şirki durdurulur. Öyle ki bu kula kullüğun sonlandırılması ve insanların Allah’ı bir leyerek yalnız ona ibadet etmesidir.

وَقَاتِلُوهُمْ حَتّٰى لَا تَكُونَ فِتْنَةٌ وَيَكُونَ الدّ۪ينُ لِلّٰهِۜ فَاِنِ انْتَهَوْا فَلَا عُدْوَانَ اِلَّا عَلَى الظَّالِم۪ينَ 

 Fitne/şirk sonlanıncaya ve din/otorite Allah’a ait oluncaya dek onlarla savaşın. Yaptıklarına son verirlerse zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur. (2/Bakara, 193)

Cihat insanı azaptan, Allah’ın gazabından cehennemden kurtarır. Öyle ki insanı Allahın rızası, rahmetine ve cennetine götürür.

اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَالَّذ۪ينَ هَاجَرُوا وَجَاهَدُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِۙ اُو۬لٰٓئِكَ يَرْجُونَ رَحْمَتَ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ

İman edenler, Allah yolunda hicret edip savaşanlar var ya, işte Allah’ın rahmetini umacaklar onlardır. Allah, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. (Bakara: 218)

Cihad yeryüzünde insanları sömüren, kadınları, çocukları öldüren, zulme, kötülüğe sebep olan, insanları cehalete gömen ve en aşağılık eziyetlerle zülüm yapanların belinin kırılmasıdır.

يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ جَاهِدِ الْكُفَّارَ وَالْمُنَافِق۪ينَ وَاغْلُظْ عَلَيْهِمْۜ وَمَأْوٰيهُمْ جَهَنَّمُۜ وَبِئْسَ الْمَص۪يرُ 

Ey Nebi! Kâfirler ve münafıklarla savaş ve onlara karşı sert ol. Onların barınağı cehennemdir. Orası ne kötü bir dönüş yeridir. (9/Tevbe, 73)

Nitekim bir hadiste;

Harîs el-Eş’arî’den (ra) rivâyete göre, Resûlullah (sas) şöyle buyurdu: “Allah, Zekeriyya’nın oğlu Yahya’ya beş şeyi yapmasını ve bunları İsrail oğullarına da yaptırmasını emretti. Bunlardan ilki kulluğunu sadece Allah’a yapıp ona hiçbir şeyi ortak koşmamanızdır. İkincisi namazı dosdoğru kılmanızdır. Üçüncüsü orucu tastamam tutmanızdır. Dördüncüsü sadakaları ihtiyaç sahiplerine vermenizdir. Beşincisi daima Allah’ı hatırlarınızda tutmanızdır.”

Sonra Resulullah şöyle buyuruyor;

أَنَا آمُرُكُمْ بِخَمْسٍ اللهُ أَمَرَنِى بِهِنَّ؛ اَلسَّمْعِ وَالطَّاعَةِ وَالْجِهَادِ وَالْهِجْرَةِ وَالْجَمَاعَةِ،

 “Bende size Allah’ın bana emrettiği beş şeyi emrediyorum:  Dinlemek, İtaat, Cihâd, Hicret ve Cemaat!”

Cihad iman ile küfür, şirk ile tevhid, zalim ile mazlum, hak ile batılın arasındaki engelleri kaldırır ve insanı âlemlerin Rabbi olan Allah’a götürür.

Cihad Allah katında en faziletli ve en hayırlı ameldir. Cihad İslam’ın zirvesi, Müslümanlığın şiyarı ve imanın ilanıdır. Sırf Allah için yola çıkan ve cihad eden kimsenin çocuğuna, malına ve mülküne kefildir.  Allah onu cennete koymaya ve onu cehennemden kurtarmaya kefildir. Nitekim;

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اصْبِرُوا وَصَابِرُوا وَرَابِطُوا وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

Ey iman edenler! Sabredin, sebât gösterin, sabır yarışında düşmanlarınızı geçin, dâimâ savaşa hazırlıklı olun, uyanık bulunun ve Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa erebilesiniz. (Âl-i İmrân:200)

Cihad sevap açısında nafile ibadetlerle karşılaştırılmayacak kadar değerli bir ameldir. O cennetin yollarını açar, cehenneme giden yolları kapatır, o öyle bir ameldir ki cihad etmeyip mücahitlere yardım edenlere bile sevap ve rahmete sebebdir.

Öyle ki cihad kul hakkı dışında günahların kefaret, bir nimet, rahmet ve kıyamete kadar devam edip nasibi olanların kendisiyle nasiplendiği bir kaynaktır.

أُمِرْتُ أن أقاتل الناس حتى يشهدوا أن لا إله إلا الله وأن محمدًا رسول الله، ويُقيموا الصلاة، ويُؤتوا الزكاة، فإذا فعلوا ذلك عصموا مني دماءَهم وأموالَهم إلا بحق الإسلام وحسابُهم على الله تعالى

İnsanlarla; “Lâ ilâhe illallah” deyinceye, namaz kılıncaya, zekat verinceye kadar savaşmakla emrolundum. Eğer bunları yaparlarsa, Allah Teâlâ’nın hakkı hariç, kanlarını ve mallarını korumuş olurlar. Sonra onların hesabı Allah’a aittir. (Muttefekun Aleyh)

Cihad bir imtihan, bir sabır, bir dayanma ve mücadeleden ibarettir. Cihad mal, beden ve bir hayat programı olarak Allah’a kendilerini adamış ve satmış yiğitlerin işidir. Onlar bu vesileyle Allah’a yaklaşır Allah’a kulluk ederler.

أَمْ حَسِبْتُمْ أَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَعْلَمِ اللهُ الَّذِينَ جَاهَدُوا مِنْكُمْ وَيَعْلَمَ الصَّابِرِينَ

“Yoksa siz, Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden ve sabredenleri ortaya çıkarmadan (savaş ve zorluklarla imtihan olunmadan), cennete gireceğinizi mi sandınız?” (Âl-i İmran:142)

Cihad tağutlara haddini bildirmek, küfrün iktidarını sonlandırmak ve şirkin otoritesini dağıtmaktır.

اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُقَاتِلُونَ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِۚ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا يُقَاتِلُونَ ف۪ي سَب۪يلِ الطَّاغُوتِ فَقَاتِلُٓوا اَوْلِيَٓاءَ الشَّيْطَانِۚ اِنَّ كَيْدَ الشَّيْطَانِ كَانَ ضَع۪يفًا۟

İman edenler Allah yolunda savaşırlar. Kâfirler ise şeytânî güçlerin yolunda savaşırlar. Öyleyse, ey mü’minler, haydi şeytanın taraftarlarıyla savaşın. Bilin ki, şeytanın hîlesi cidden zayıftır. (Nisa: 76)

Ey kardeşim Resulullah aleyhisselam ve onla beraber olanlar cihad sancağı kaldırarak bedi de müşrikleri darmadağın etmemiş miydi? Tevhid, onurun ve izzet’in insanlığa ulaşmasına sebep olmamışlar mıydı?

Ey kardeşim Ebu Bekir radiyallahu anhu Arap yarım adasında mürtedler ile cihad etmemiş miydi? Zalimleri susturmamış mıydı, küfre düşenler pişmanlıkla imana dönmedi mi, onları cezalandırarak büyük bir fitneye engel olmamış mıydı?

Ey kardeşim cihad öyle bir nimettir ki insanlığın kurtuluşudur. Moğollar İslam coğrafyasını işgal ederken milyonlarca insanı öldürürken, zülüm ve kötülük onların eliyle gerçekleşirken Allah yiğitleriyle cihad meydanlarında Moğollara yenilgi tattırıp gerisin geriye kaçmalarına sebep olmamış mıydı?

Ebu Umame radiyallahu anh şöyle dedi: Bir adam, ya Rasulallah! Bana seyahat için izin ver, dedi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

إِنَّ سِيَاحَةَ أُمَّتِي الْجِهَادُ فِي سَبِيلِ اللهِ تَعَالَى

“Kuşkusuz ki, benim ümmetimin seyahati, Allah-u Teâlâ’nın Yolunda Cihaddır.”

(Ebu Davud)

Ey kardeşim haçlılar bir milyondan fazla ordusuyla Kudüs’ü işgal ederken, İslam coğrafyası dağılmış iken ve Müslümanlar dağınıkılığı yaşarken Selahattin Eyyubi’nin cihad’ı, onun sabır ve azimle ümmeti birleştirerek cihad’la Haçlıları hezimete uğratmamış mıydı?

Ey kardeşim bugün İslam coğrafyası işgal edilmiş, yeraltı yer üstü kaynaklarımız gasp edilmiş, küfrün ele başları Allahın kullarını ezmiş, sömürmüş, öldürmüş ve onları kendi şirk ve küfürlerine entegre edeken kurtuluşun yolu cihad’tır. Nitekim;

جاهِدُوا المُشرِكينَ بِأَموالِكُمْ وأَنْفُسِكُم وأَلسِنَتِكُم

Müşriklere karşı mallarınız, nefisleriniz ve dillerinize cihat edin. (Ahmed Abu Davud)

Ey kardeşim tağutlar beldeleri, denizleri ve islam yurdunu işgal ederek nice zulümlere ve kötülüklere sebep oldu. Yeniden imanın sancağını ilan etmek ve onların otoritesini dağıtmak cihad’la gerçekleşecektir, o halde cihad’ta geri kalma.

Kur’an a göre cihad münafıklara ağır ve zor ve yeryüzünün zalim kâfirlere karşı başlatılması gereken ilahi bir eylemdir. Öyle ki yeryüzünün zalimlerin gücünün kırılması buna bağlıdır. Nitekim;

مَا تَرَكَ قَوْمٌ الْجِهَادَ إِلاَّ عَمَّهُمُ اللهُ بِالْعَذَابِ

“Bir kavim Cihadı terk ederse, mutlaka Allah onların umumuna azab eder!” (Taberani)

Ebu İmran radiyallahu anh şöyle dedi:

Biz, İstanbul’u murad ederek- yani fetih etmek niyetiyle- Medine’den savaşa çıktık. Cemaatin başında Halid bin Velid radiyallahu anh)’ın oğlu Abdurrahman radiyallahu anhuma vardı. Rum askerleri sırtlarını İstanbul şehrinin surlarına dayamışlardı. Rumlar karşımıza büyük bir ordu çıkardılar. Onlara karşı Müslümanlardan bir o kadar veya daha fazla asker çıktı. Mısırlıların başında da, Ukbe bin Amir radiyallahu anh bulunuyordu. Cemaatin başında ise Fedale bin Ubeyd radiyallahu anh idi. Derken Müslümanlardan bir adam Rum saffına hücum ederek onların arasına girdi. Bunun üzerine insanlar bağırarak şöyle dedi:

“Subhanallah! La İlahe İllallah! Kendi eliyle kendini tehlikeye atıyor!”

Bunun üzerine Ebu Eyyub el-Ensari radiyallahu anh ayağa kalkarak şöyle dedi:

Ey Ensar topluluğu! Kuşkusuz ki, siz bu ayeti böyle te’vil ediyorsunuz! Ama şüphesiz ki, bu ayet biz Ensar topluluğu hakkında indi. Allah-u Teâlâ, Nebisi sallallahu aleyhi ve sellem’e yardım edip, İslam’ı kuvvetlendirip ve İslam’ın yardımcıları çoğalınca bizim bazımız bazımıza, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den saklı olarak şöyle dedi:

“Kuşkusuz ki, malımız ziyan oldu! Şüphesiz ki, Allah, İslam’ı kuvvetlendirip ve İslam’ın, yardımcılarını çoğaltmıştır. Gelin mallarımızın başında duralım ve onların geri kalan kısmını ıslah edelim.”

Bunun üzerine Allah Tebâreke ve Teâlâ Bakara Suresi 195. ayetini indirdi:

وَأَنْفِقُوا فِي سَبِيلِ اللهِ وَلاَ تُلْقُوا بِأَيْدِيكُمْ إِلَى التَّهْلُكَةِ

“Allah’ın Yolunda infak edin! Ve kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın!..”

Ebu Eyyub el-Ensari radiyallahu anh şöyle dedi:

“Elleri tehlikeye atmak, mallarımızın başında bulunup, onları ıslah etmemiz ve Cihadı terk etmemizdir!” Ebu İmran radiyallahu anh şöyle dedi:

“Ebu Eyyub el-Ensari radiyallahu anh İstanbul’a defnedilene kadar Allah’ın Yolunda Cihaddan ayrılmadı!” (Ebu Davud 2512, Tirmizi 3152)

“Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyiniz! Allah’tan afiyet isteyiniz! Ancak düşmanla karşılaştığınız zaman da sabrediniz! Bilin ki, cennet kılıçların gölgesi altındadır!” Sonra da Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dua ederdi:

اللَّهُمَ مُنْزِلَ الْكِتَابِ، وَمُجْرِيَ السَّحَابِ، وَهَازِمَ الْأَحْزَابِ، اِهْزِمْهُمْ وَانْصُرْنَا عَلَيْهِمْ

“Ey Kitabı indiren! Ey bulutları yürüten! Ey toplanmış orduları bozguna uğratan Allah’ım! Düşmanları bozguna uğrat, düşmanlara karşı bize yardım et, bize zafer ver.”

(Buhari 2772, 2820, Müslim 1742/20)

Gürsel Gürbüz

Share this content:

Yorum gönder

You May Have Missed