×

Şer’i Deliller Nelerdir?

Şer’i Deliller Nelerdir?

Delil sözlük manası: “yol göstermek,  doğruya ileten, irşad etmek ve göstermek anlamındadır.

İslam Islahında delil: Şer’i hükmün istimbat olunan başka bir tanım ile üzerine düşünülünce istenen bir sonuç doğruya ulaştıran herhangi bir konuda gerçeğe veya kanıtlanması istenen hususa ulaştıran şeydir. 

Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şer’i delillere bağlı kalmak, emare ve alamet terkiplerini bilip ona göre hüküm çıkarmak biz Müslümanlara emredilmiştir.

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُوا الرَّسُولَ وَاُو۬لِي الْاَمْرِ مِنْكُمْۚ فَاِنْ تَنَازَعْتُمْ ف۪ي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ اِلَى اللّٰهِ وَالرَّسُولِ اِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۜ ذٰلِكَ خَيْرٌ وَاَحْسَنُ تَأْو۪يلًا۟  

Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Resûl’e itaat edin. Sizden olan (Müslim/şirki terk ederek tevhidle Allah’a yönelen) yöneticilere de (itaat edin). Herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, şayet Allah’a ve Ahiret Günü’ne inanıyorsanız (o meseleyi çözmek için) Allah’a ve Resûl’e götürün. Bu, daha hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir. (4/Nisâ, 59)

Dolayısıyla Kur’an ve sünnetten haber cinsinden makbul olan şey şer’i delil hükmündedir.

Allah kerim kitabında  namazı kıl, zekatı veriniz, oruç tutunuz ya da başka bir ayetten emanetlere sahip çıkın gibi hükümlere baktığımızda bunların bir sorumluluk ve ifa edilmesi gereken vacip hükmünde deliller olduğunu anlarız.

Dolayısıyla Rabbimiz olan Allah bizi diğer varlıklardan ayırarak bize akıl ve vahiy ile sorumlu kılmıştır. Bu sebeple islam’daki delillere göre Müslümanlar hayatlarını yaşamakla mükelleftir. Nitekim bunlar;

İbaha, Hurumet, Kerahat, Fesat, Butlan, Sıhhat, Farz, Vacip ve Mekruh gibi tüm bu kavramlar bir hükümü temsil etmekle beraber bu hükmü meydana getirecek olan emareler ve deliller söz konusudur.

Kur’an’da bazı hükümler vardır ki: Müteşabih, Mücmel, Müphen açık ve seçik olmayan tamamıyla icmali şekilde geldiğini görürüz. Kur’an ve Sünnet ise bu hükümleri farklı yerlerde tefsir, şerh ve manasını açıklamıştır.

Dolayısıyla delillerin ya da başka bir ifade ile hüccetin kaynağı Kur’an, Sünnet, İcma ve Kıyas şer’i delillerdir. Hiç kimse heva hevesine göre bir hüküm koyamaz ya da bu ilahi hükümlere prensiplere muhalefet edemez. Müslümana düşen bu ilahi yasalara göreh üküm vaaz etmesi, zannilik açısından istinbat ve içtihat göre hayatını sürdürmesi söz konusudur.

Dolayısıyla delillere göre hükümlere karine ve alametlere göre bu hükümlere tabi olunması ve onunla akidevi ya da ameli açıdan amel edilmesi duruma göre olumlu yönüyle vacip farz muba olumsuz yönüyle haram mekruh söz konusudur

Muaz radıyallahu anh Medine’den ayrılacağı sırada Rasulullah ona,

“Sana hâlli için herhangi bir dava getirildiği zaman nasıl ve neye göre hüküm verirsin?” diye sordu. Muaz,

“Allah’ın kitabındaki hükümlerle hüküm veririm.” dedi. Resulullah

“Eğer Allah’ın kitabında onunla ilgili bir hüküm bulamazsan neye göre hüküm verirsin?” diye sordu.  Muaz,

“Resûlullahın sünnetine göre hüküm veririm.” dedi. Resulullah bu sefer,

“Resulullahın sünnetinde de onunla ilgili bir hüküm bulamazsan, ne yaparsın?” diye sordu. Muaz,

“O zaman, kendi görüşüme göre içtihad eder, hüküm veririm.” dedi.

Resûl-i Ekrem Efendimiz bundan son derece memnun oldu. Bu memnuniyetini şöyle ifade etti:

“Allah’a hamdolsun ki, Resûlullahın elçisini, Resûlullahın razı olduğu şeye muvaffak kıldı.” 

Tabakât, 3:584; Müsned, 5:230; ibn-i Kesîr, Sîre, 4:199.

Sahabe ve özellikle raşid halifeler döneminde bir ihtilaf söz konusu olduğunda önce Kur’an eğer onda yoksa sonra sünnete başvurular onda’da yoksa sahabenin ileri gelenleri bir araya gelip istişare ederlerdi sonuç icma olurdu, eğer icma söz konusu olmaz ise herkes kendi reyleri ile içtihat eder ve hükmederlerdi.

Rabbimiz yeryüzünde kullarını rotasız, pusulasız ve hidayetsiz bırakmamış onların medeni toplumlar olabilmeleri için yasak-serbest, doğru-yanlış, iyi-kötü ve güzel-çirkin gibi değer yargılarını belirleyecek ilahi yasalar ve hükümler vaaz etmiştir.

Müslüman olabilmenin en önemli özelliği de bu ilahi emir ve yasaklara göre bir hayatı sürdürmesidir. Bu yönüyle Kur’an ve Sünnette hayatımızı müdahale edecek düzen, sistem ve imanı tattıracak nasları vardır ki bunlar şer’i delillerdir.

Nakli ve Aklı Açısından Şer’i Deliller;

Allah insana görev ve sorumluluk vaaz etmiştir, kula düşen bunları yerine getirmesidir. Kul vahye mutlak, sarih/açık ve kati/kesin açından şer’i hükümlere dayanmakla beraber Allah kulun düşünmesi, akıl yürütmesini kendisine verdiği yetki ile zanni ve göreceli meselelerde aklını kullanmasını davet etmiştir işte bu sebeple deliller temel’de iki şekilde görülür;

1- Nakli ve Akli Deliller;

Nakli Deliller: Usul ilminde nakli delilin kaynağın vahiydir. Başka bir ifade ile Allah ve resulünden gelen haberleri yani Kur’an ve sünnettir.

Subuti ve Delalet Açısından Nakli Delillerin Şartı;

1- Sarih/açık hükümler

2- Kati/kesin olması

Hükümler kulun kendisine tabi olmakla mükellef olduğu şeylerdir. 

Nakli Delillerin Çeşitleri;

1- Farz

2- Vacip

3- Mubah

4- Haram

5- Mekruh şeklinde gelen delillerdir.

2- Akli Deliller: Bu bir insanın tecrübe, sabit ve selim akıl, iç ve dış duyularla zihin muhakemesi ve bilimsel araştırmalar akli delillerin önemini bize öğretir.

Akli Delilin Hükmü;

 Kur’an ve sünnette olmayan ihtilaflı, zanni, göreceli ve tecrübelerle sabit olan bir mesele müctehid alimlerce ortaya konuan hükümlerdir. Yine başka bir ifade ile akli deliller yeryüzü, gökyüzü, güneşin, ay ve tüm evrenin Allah’ın varlığına birliğine delil olduğu gerçeğidir. Dolayısıyla akıl din açısından bir delil olmakla beraber Allah’ı varlığını bilme noktasında akıl hüccettir.

Selim akıl ile vahye dayanan nakil delil asla çelişmez. Eğer çelişme söz konusu olursa akli delillere değil kesin naslara tabi olunur.

Vahye Dayanan ve Dayanmayan Deliller;

1- Vahye Dayanan Delil: Bu Kur’an, kudsi hadisler ve sünnetlerdir. Kur’an hem manası ve lafzı Allah’tan iken kudsi hadis ise manası Allah’tan lafızları resulullah’tandır.

Bu yönüyle Kur’an Metluv olan vahiy iken hadis/sünnet ise Gayri Metluv olan vahiydir. Bu ikisi Müslümanların akideleri ve hayatları konusunda birbirinden ayrılmayan edille-i semiyye adı verilen delillerdir.

2- Vahye Dayanmayan Deliller: Bunlar;

a) İcma

b) Kıyastır

c) İstishab

d) Sahabe kavli

e) Şer’u men kablene

f) Örf ve Adet 

g) Mesalih-i Mursele

Bu ve  benzerleri vahye dayanmayan delillerdir, başka bir ifadeyle akli delillerdir.

İcmali ve Tafsili Deliller;

İcmali Deliller: Bundan kasıt delillerin kapsamında yer alan delilerin her biri veya bunların nevi bir bütün olarak anılmasına icmali delil denir.

İcmali delilden kasıt Kur’an, Sünnet, İcma ve Kıyastır. 

Tafsili Deliller: Bu ise icmali delillerin her bir olaya ilişkin ayet ve hadis gibi hükümler anıldığında tahsili delil olur. Misal;

Akli bir sebep olmadıkça ”Allah’ın haram kıldığı cana kıymayın” ayeti ”haksız yere adam öldürmenin haram” olduğuna dair konulan hüküm tafsili iken icmali delil kur’an ve sünnettir.

Kati-i/Kesin Ve Zanni Deliller;

Kur’an ve Sünnetten gelen nakli deliller gerek subut gerekse zanni olup söz konusudur.

Kati Açısından: Kur’an ve Mütevatir hadisler subuti kati’dir. Yine bunla beraber delaleti kati olan naslar olduğu gibi delaleti zanni olan hükümler söz konusudur. Sünnetin bir kısmı ise subut yönü kati olmakla beraber bir kısmı delalet yönün de zannelik söz konusudur.

Hanefiler Meşhur hadisleri kat-i’ye yakın olarak kabul etmiş ve delaletinde katilik ve zannelik de söz konusudur. Misal;

Muevvel ayetler kati delillerden sayılır ve tahsis edilmiş amm lafızlar zani hükmü ifade eder. Bu yönüyle aynı zamanda nakli icmada kati delillerden sayılırken Kıyas ve İstihsan gibi delillere girince bunlar zanni olarak kabul edilir.

Şer’i Açısından Asli ve Fer’i Deliller;

Şeri delilleri alimlerimiz Asli ve Fer’i yönüyle ayrıma tutmuş ve bu yönüyle Asli deliller dört ve Fer’i deliler yedi şekilde ayırıma tabi tutmuşlardır.

Asli Deliller;

1- Kur’an

2- Sünnet

3- İcma

4- Kıyas

Fer-i Deliller;

1- İstishab

2- Sahabe kavli

3- Şer’u men kablene

4- Örf ve Adet 

5- Mesalih-i Mursele

6- Seddi Zerai

7- İstihsan

Tüm Müslümanlar kati/kesin hükümlere tabi olmakla beraber Asli ve Fer’i yönü ile müçtehidler bu delillerden hüküm istimbat ederler.

Kur’anın Hükümlere Delaleti İki Türlütür.

1- Delaleti Katti/Kesin Olanlar: Misal;

Zina eden kimselere uygulana ceza normu olan celde ayetindeki Mie= 100 katti’liğe yani kesinlik ifade eder.

2- Delaleti Zanni Olanlar: Misal;

Kadınların aylık âdetleri ile ilgili durumdur. Nitekim ayette ‘’kur’u’’ kelimesi hayız yada hayızdan sonraki temizliğe delalet eder. Birden fazla mana olması sebeiyle göreceli yani zannidir.

Kur’an Hükümleri Üç Türlüdür.

1- İtikadi hükümler: Bütün dini hükümlerin temelini oluşturduğundan bunlara “aslî hükümler” de denilmiştir. Bu dinin asılarını ilgilendiren ve başta imanın şartları olmak üzere dinde zaruri olarak bilinmesi gerek öğretilerdir. Allaha iman, Ahirete, Meleklere, Kitapalara, Rasullere, Kader ve benzeri hükümleri bilmektir.

2- Ahlaki hükümler: Allaha karşı, Rasullere karşı, insanlara ve tabiata karşı olan gerekli görgü kurallarıyla beraber kalbin ıslah, ruhun terbiye edilmesi ve dinin emirlerini yerine getirmeyi ihtiva eder.

3- Ameli hükümler: Bu islamın şartları ve buna benzere konulara iman etmekle beraber onunla amel etmeyi geretiren hükümlerdir. Namaz, Oruç, Hac, Cihad ve benzeri konuları ihtiva eder.

Gürsel Gürbüz

Share this content:

Yorum gönder

You May Have Missed