100 Kişiyi Öldüren Adamın Şahsında Tevbe Nedir?
Tevbe sözlükte; tevb, tevvab ve metâb fiillerinden türeyen bir masdardır. Tevbe geri dönmek, rücu etmek, pişman olmak, geri dönüş ve yönelmek gibi manalara gelir.
İslam ıstılahında tevbe; Şirk, küfür, haram ve yerilmiş olan her türlü kalbi, eylem ve söylemlerden kişinin Allah’a samimi ve ihlasla rücu ederek yaptıklarına pişman olması, itiraf etmesi ve Allah’a yönelmesini ifade eder. Nitekim Ayette;
رَبَّنَا ظَلَمْنَا أَنْفُسَنَا وَإِنْ لَمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ
“…Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, mutlakâ ziyân edenlerden oluruz.” (el-A’râf, 23)
وَتُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ جَم۪يعًا اَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Hep beraber topluca Allah’a tevbe edin ki, kurtuluşa eresiniz ey müminler! (Nûr, 31)
Tevbe Konusunda Haklar Genelde Dörttür.
1- Allah’ın hakları; Allah’a isyan ederek farzları terk etmek, yasaklarını çiğneyerek haram, küfür, şirk, tağutlara/politik tanrılara ve ideolojik dinlere ibadet etmek Allahın hakkını çiğnemektir ve tevbe etmeyi farz kılmaktadır.
2- Kullların hakları; Kulların mallarına, canlarına, namuslarına, bedenlerine, kişilik haklarına, onların makam, mevkilerine, onların inançlarına ve onlara zarar verecek her türlü eylem ve söylemlerden uzak olmayı ifade eder.
3- Hayvan Hakları; Hayvanlara zulüm, işkence, eziyet, aç bırakma haram ve onlara yaşanabilir olanaklar istihdam etmemek tevbeyi gerektirir.
4- Tabiat’a dair haklar; Fabrika atıkları, bilinçsizce ağaçların kesilmesi, zehirli gazlar, plastikler ve zirai’de kullanılan gübremeler gibi durumlardan dönmek ve vazgeçmek tevbeyi gerektirir.
Tevbe Edilen Yer;
Ebû Saîd Sa`d İbni Mâlik İbni Sinân el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Vaktiyle doksan dokuz kişiyi öldürmüş bir adam vardı. Bu zât yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir râhibi gösterdiler.
Bu adam râhibe giderek:
– Doksan dokuz adam öldürdüm. Tövbe etsem kabul olur mu? Diye sordu.
Râhip:
– Hayır, kabul olmaz, deyince onu da öldürdü. Böylece öldürdüğü adamların sayısını yüz’e tamamladı. Sonra yine yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir âlimi tavsiye ettiler. Onun yanına giderek:
– Yüz kişiyi öldürdüğünü söyledi; tövbesinin kabul olup olmayacağını sordu.
Âlim:
– Elbette kabul olur. İnsanla tövbe arasına kim girebilir ki! Sen falan yere git. Orada Allah Teâlâ’ya ibadet eden insanlar var. Sen de onlarla birlikte Allah’a ibadet et. Sakın memleketine dönme. Zira orası fena bir yerdir, dedi.
Adam, denilen yere gitmek üzere yola çıktı. Yarı yola varınca eceli yetti.
Rahmet melekleriyle azap melekleri o adamı kimin alıp götüreceği konusunda tartışmaya başladılar.
Rahmet melekleri:
– O adam tövbe ederek ve kalbiyle Allah’a yönelerek yola düştü, dediler.
Azap melekleri ise:
– O adam hayatında hiç iyilik yapmadı ki, dediler.
Bu sırada insan kılığına girmiş bir melek çıkageldi. Melekler onu aralarında hakem tayin ettiler.
Hakem olan melek:
– Geldiği yerle gittiği yeri ölçün. Hangisine daha yakınsa, adam o tarafa aittir, dedi.
Melekler iki mesâfeyi de ölçtüler. Gitmek istediği yerin daha yakın olduğunu gördüler. Bunun üzerine onu rahmet melekleri alıp götürdü. (Buhârî, Enbiyâ 54; Müslim, Tevbe 46, 47, 48)
Sahîh(-i Müslim)deki bir başka rivayete göre:
“O kimse iyi insanların yaşadığı köye bir karış daha yakın olduğundan oralı sayıldı.”
Sahîh(-i Müslim)deki bir diğer rivayete göre:
“Allah Teâlâ öteki köye uzaklaşmasını, beriki köye yaklaşmasını, meleklere de iki mesafenin arasını ölçmelerini emretti. Adamın beriki köye bir karış daha yakın olduğu görüldü. Bunun üzerine affedildi.”
Bir başka rivayette ise: “Adam göğsünün üzerinde öteki köye doğru ilerledi” denilmektedir.
Kim olursan ol! Hangi din, hangi inanç, hangi amel ve hangi hayatı yaşıyorsan yaşa! Eğer Allah’a yönelmek ve tevbe etmek istiyorsan! Bil ki Allah senin yönelmene, tevbene ve istiğfarına karşılık bağış, mağfiret, rızası ve cenneti verecektir. Yeter ki sen geçmiş günahlarına pişmanlıkla Allah’a yönelerek ona sığınıp, onun rızasını, onun emir ve yasaklarını yerine getirmede mücadele et.
Dünya’da Tevbe edilmediği Takdir’de Af Edilmeycek Tek Günah Kulun Allah’a Şirk Koşmasıdır.
Tevbe etmeden Allah, dünyada şirk ve küfür üzere ölmüş kimseyi ahiret gününde asla affetmeyecektir. Allah şirk ve küfür dışında tevbe etmeden ölmüş ahiretteki kullarını dilerse azap eder dilerse onlara rahmet eder bu Allah’a kalmıştır ama şirki affetmez.
اِنَّ اللّٰهَ لَا يَغْفِرُ اَنْ يُشْرَكَ بِه۪ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذٰلِكَ لِمَنْ يَشَٓاءُۚ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللّٰهِ فَقَدِ افْتَرٰٓى اِثْمًا عَظ۪يمًا
Şüphesiz ki Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun (şirk) dışında kalanları dilediği kimse için bağışlar. Kim de Allah’a şirk koşarsa, hiç şüphesiz büyük bir günahla iftirada bulunmuş olur. (4/Nisâ, 48)
Şirk üzere namaz’da kılsan, oruç’ta tutsan, gün binlerce defa zikirde çeksen tüm amellerin boşa gitmiş islam milletinden çıkmış olursun.
وَلَقَدْ اُو۫حِيَ اِلَيْكَ وَاِلَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِكَۚ لَئِنْ اَشْرَكْتَ لَيَحْبَطَنَّ عَمَلُكَ وَلَتَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ
Andolsun ki sana ve senden önceki (resûllere): “Şayet şirk koşarsan bütün amellerin boşa gider ve mutlaka hüsrana uğrayanlardan olursun.” diye vahyedildi. (39/Zümer, 65)
Hadis-i Şerif’ten Alınması Gereken Dersler;
1- Allah bütün tövbeleri kabul eder ve tövbe kapısı büyük-küçük herkes için açıktır.
2- Allah, şirk yada her türlü günahı ölmeden önce tevbe edildiği takdirde affetmesi.
3- Bu hadiste tevbenin şartı geçmişe pişmanlık, bir daha dönmemek ve ihlasla Allah’a yönelmek şartıyla affa sebep olduğunu ispatlar.
4- Tevbe’de samimiyet ve ihlas günahların affına sebep olur.
5- Mü’min asla ümitsizlik, asla Allah’ın rahmetinden kaçmama ve Allah’a karşı ön yargılı olmadan yönelmesi gerekir.
6- Cahil, bilgisiz ve delilsiz konuşan alimlerden ilim değil ancak ilmiyle amel eden Kur’an ve Sünnete tabi olan Rabbani alimlerden fetva almak gerekir.
7- Soru sorulduğunda biliyorsa cevap vermeli bilmiyorsa cevap vermemelidir.
8- Mü’min tevbe ettiği şirk, küfür ve haramlardan hicret ederek mü’minlerin topluluğuna, onların cemaatine ve tevhide/imana hicret etmesi gerekir.
9- Tevbe eden kimse kötü arkadaş yerine muvahhid kardeşler, batıl cemaat değil İslam cemaatini seçmesi gerekir.
10- Kul gerçeği aramada ısrarla araştırma yapıp, sorup öğrenmeli ve hidayet yollarını bulması gerekir.
11- Günahım bağışlanmaz diye ümitsiz olmamalıdır. Çünkü günah ne kadar büyük olursa olsun, Allah’ın merhameti daha büyüktür.
Tevbe’nin Şartları
Bir kimse Allahın hakkı olan günahlarının affedilmesini ve tevbesinin kabul olmasını istiyorsa bu beş şartı yerine getirmelidir.
1- Günahları terk etmek.
2- Yaptığına pişman olmak.
3- Günahları tekrar işlememek.
4- Salih amel işlemek.
5- Ümit var olmak.
İşlenilen günahlar kullara karşı işlenilmiş suçlar ise iftira, hırsızlık, aldatma, gasp, giybet, maddi ve manevi zulüm gibi durumlarda o kimseyi bulması ve ondan helallik istemeli.
Alimlerin ortaya koyduğu bu şartlar gerçekleştiğinde, tevbeler sahih olur. Eğer bunlardan bir tanesi eksik ise bu kimse gerçek anlamda tevbe etmiş sayılmaz.
مَنْ تَابَ وَاٰمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا فَاُو۬لٰٓئِكَ يُبَدِّلُ اللّٰهُ سَيِّـَٔاتِهِمْ حَسَنَاتٍۜ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُورًا رَح۪يمًا
(Fakat) tevbe eden, iman eden ve salih amel işleyenler bunun dışındadır. Allah, bunların günahlarını sevaba çevirir (ya da şirklerini imana, cinayetlerini ıslaha, zinalarını iffete çevirir). Allah (günahları bağışlayan, örten ve günahların kötü akıbetinden kulu koruyan) Ğafûr, (kullarına karşı merhametli olan) Rahîm’dir. (Furkân, 70)
ان الله عز وجل يقبل توبه العبد ما لم يغرغر
Şüphesiz Allah can boğaza gelmedikçe kulunun tövbesini kabul eder. (Tirmizi)
Rabbimiz Allah kerim kitabında ve Resulullah aleyhissalatu vesselam’ın Sünnetinde bir çok yerde kullarını tevbe etmeye ve Allah’a yönelmeye davet etmektedir.
Hiç şüphesiz insan tercih ve seçim sahibidir. O’ iyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış, yasak-serbest ve hak-batıl gibi meselede tercih sahibidir. Bu açıdan bir imtihan olarak kula düşen Allah’a yönelmesidir. her ne kadar kul hata etse ve yanlış tercihte bulunsa dahi kulun en önemli özelliği onun bu durumda ısrar etmemesi ve pişman olup Allah’a yönelmesidir. Nitekim Allah Resulü bir hadislerinde;
كُلُّ بَنِي آدَمَ خَطَّاءٌ. وَخَيْرُ الْخَطَّائِينَ التَّوَّابُونَ
“Her insan birçok hatâ yapabilir. Fakat hatâ yapanların en hayırlısı çokça tevbe edenlerdir.” (İbn-i Mâce, Zühd, 30/4251)
Bu açıdan Allah Resulü aleyhissalatu sellem’in örnek olması yeterli bir ibret ve ders niteliğindedir. Nitekim Allah Resulü bak rabbine nasıl da İstiğfar da bulunuyor;
يا ايها الناس توب الى الله واستغفره فاني اتوب في يوم 100 مره
Ey insanlar Allah’a Tevbe edin de ondan bağışlanma dileyin. Çünkü ben günde 100 defa tevbe ediyorum (Muslim)
قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اَسْرَفُوا عَلٰٓى اَنْفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَم۪يعًاۜ اِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّح۪يمُ
De ki: “Ey (çokça günah işleyerek) nefisleri hakkında aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Şüphesiz ki Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, (evet,) O (günahları bağışlayan, örten ve günahların kötü akıbetinden kulu koruyan) El-Ğafûr, (kullarına karşı merhametli olan) Er-Rahîm’dir.” (Zümer, 53)
Tevbe Etme’de Aracı Edinmek Şirke Götürür;
Şüphesiz Kur’an ve Sünnette tüm tevbeler ve istiğfarlar yalnız âlemlerin Rabbi olan Allah’a yapılması gerektiği üzere inmiştir. Bu açıdan bir kimsenin kendi gunahlarini itiraf ederek bir pişmanlıkla Allah’a yönelmesi konusunda hiçbir sınıftan insanı aracı kılmayı gerektirmez. Hiçbir mekan ayırt etmeksizin kişi dilediği zaman dilediği yerde suçunu itiraf ederek Allah’tan af ve mağfiret dilemek onun üzerine vaciptir.
Rabbinizden bağışlanma dileyin sonra da O’na tevbe edin.
Bugün tarikatçı, sofi ya da tasavvuf ehli olanlar bugün şeyhlerini ilahi bir makama oturtarak tevbelerin ancak onların aracı olması kaydıyla kabul edileceğini ve günahların affedilceğini düşünerek Kur’an ve Sünnette hiçbir şekilde uygulaması olmayan tevbe seansları ile tevbe yapmaktadırlar. Bu aynı Hristiyanlardaki gibi özellikle 1970’li ve 80’lı yıllarda filmlere konu olan bir Hristiyan günah işlediklerinde Kiliseye gider Papazın kendisini görmeyecek bir şekilde bir kulübe içinde Papaza ben şu günahı işledim ve şu kötülüğü yaptım diye itiraf edip sonra ”tamam sen affedildin” söylemek suretiyle yapılan bu tevbe tarikatlarda bir din geleneği haline gelmiştir.
اَفَلَا يَتُوبُونَ اِلَى اللّٰهِ وَيَسْتَغْفِرُونَهُۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ
Allah’a tevbe edip O’ndan bağışlanma dilemeyecekler mi? Allah (günahları bağışlayan, örten ve günahların kötü akıbetinden kulu koruyan) Ğafûr, (kullarına karşı merhametli olan) Rahîm’dir. (Mâide, 74)
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder