×

Kategori: Makale

Rabbimiz insanı yalnız kendisine ibadet etmesi için yaratmış ve insanı küfür ve Allah dışında ibadet edilen tüm varlıklardan beri olmalarını istemiştir. Öyle ki işlenen bu şirk büyük zülüm, kötülük, iftira ve sahibini cehenneme götüren en büyük pişmanlıktır. Bu sebeple Allah kerim kitabında bizi cehennem ateşinden sakındırırmış ve yalnız kendisine ibadet etmemizi emretmiştir. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنْفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ  “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun! (Tahrim Suresi 6) Abdullah ibni Mes’ud (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “O gün cehennem getirilecek, onun yetmiş bin bağı olacak ve her bağ ile beraber cehennemi çeken yetmiş bin melek bulunacaktır!” (Müslim 2842/29, Tirmizi 2698)…

Ey Kardeşim bu rabbani din Mekke’de Resulullah’ın tek başına insanları davet ettiği, insanların onu horladığı, dışladığı, hakaret, işkence, suikast ve benzeri bir çok saldırılara rağmen azim, sebat ve sabırla tevhide davet ettiği dinin adıdır. Sahabeler birbir iman ediyor ve önlerine gelen her türlü dayatma, zorbalık, işkence ve ölümlere karşı dağ gibi duruyor ve sebat ediyordu. Sonra Allah onlara hicret kapısını açtı. Onlar Medine'yi yurt edindiler. Allah onlara akidevi, sosyal, siyasi, ekonomik, askeri ve sıfırdan rabbani bir toplumun oluşması için bir zemin hazırladı. Ve bunun sonucunda bir İslam devleti, hükümeti, lideri ve yöneticileri olduğu rabbani bir nizam kuruldu. Bu dinin bağlıları Resulullah’ın vefatından sonra dünyanın iki süper gücü olan bugün'ün Amerikası, Çin ve Rusyası olan o günün Pers imparatorluğu ve Bizans imparatorluğu‘nu darmadağın ederek tevhidin sancağını Asya, Çin, Avrupa ve dünyanın dört bir yerine taşıdılar. Öyle ki bu din 1200 yıl boyunca insanları kulak kulluktan, şirkten, küfürden, tağutlara ibadetten, ekonomik sömürüden, adaletsizlikten, eşitsizlikten ve her türlü kötülükten korudu. Öyle bir karanlık döneme geldik ki bir asır önce hilafet kaldırıldı, İslam coğrafyasındadaki tüm bölgeler batının boyundurluğunda, onların laik-demokratik ideolojik dinlerine teslim olarak bağımsız ülkeler haline geldiler ve kendi toplumlarını ideolojik şirk ve küfür dinleri ile yönettiler. Öyle ki batının boyundurluğunda hizmetçisi, uşağı konumunda olan, egemenlik ve iktidarlarını batıya borçlu olan bu yerli yöneticiler artık batının eliyle İslam coğrafyasının sömüre biliyor, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını gasp edebiliyor, işgallerin önünü açabiliyor, savaşların, ölümlerin, sapmaların, şirkin, küfrün, kula kulluğun ve her türlü murdarlığa sebep oluyor.  Artık yeniden Mekke dönemine geçmiş ve yeniden İslami bir diriliş‘in hayata egemen olması için Resulullah’ın şahsında ve Rabbani hareket metodu tabi olmak suretiyle insanları tevhide, Allah’ı birliğine davet etmek tüm Müslümanlara farz olmuştur. Artık Resulullah ve Ashâb-ı gibi Mekke’de kendilerinin karşılaştıkları tüm zorlu şartlar bugün yeniden söz konusu olmuş ve tevhide davet edenler horlanıyor, hakaret, işkence, zindan, dışlama ve daha nice kötülüklere mü’minler maruz kalıyor. Nitekim Allah Resulü bu gerceği şöyle ifade etmiştir. بدأ الإسلام غريباً وسيعود غريباً كما بدأ فطوبى للغرباء…

Rabbimiz Allah tarih boyunca rahmetinin gereği yeryüzündeki tüm kullarına kitaplarını indirmiş ve rasullerini göndermiştir.İnsanlar küfre, şirke düşmesinler, kula kul olmasınlar ve yeryüzünde özgürce yaşayarak hayatlarını ilahi verilere göre idame etmesini istediği gibi Resul ve Nebilerin şahsında davetini yapmak suretiyle kulları kullara kul olmaktan kurtarma görevini vermiştir. وَلْتَكُنْ مِنْكُمْ اُمَّةٌ يَدْعُونَ اِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ …