Dava Adamı: Zülkarneyn Kimdir?
Yine Kur’an’ın o muhteşem üslubuna uygun olan ve tarihin içerisinde gerçekleşmiş ve tüm Müslümanlar için ibret emsali olan Zü’lkarneyn’e gelince biz müminler için önemli dersler vardır. Hiç şüphesiz Kur’an’daki kıssaları bizim için ibret, ders ve onunla amel etmemizi istenmiştir, işte Zülkarneyn bizim için bir öğreti, ders ve aynı zamanda bir ibrettir.
Sözlük anlamı sahip yada malik olma anlamında olan ‘’zu’’ boynuz ya da aynı dönemde yaşayan nesil anlamında ‘’karn’ kelimesinden türeyerek bu ismi verilmiştir. Zülkarneyn iki boynuz anlamında olmakla beraber aynı zamanda iki nesil yani batı ve doğu anlamında da kullanılır. Nitekim onun batı ve doğuya fetihler düzenlemesi Bbu sebeple de olabilir.
Yeryüzüne Hakim Olan Dör Kişi;
Kurtubi’nin tefsirinde rivayet edildiğine göre; Yeryüzünün tamamına sadece 4 kişi hakim olmuştur. Bunların ikisi Mümin ikisi kafirdir. Mümin olanlar Zülkarneyn ile Süleyman Aleyhisselam kafir olanlar ise Nemrut ve Buhtunnasr’dır.
Zülkarneyn Allah’ın kendisine rahmet ettiği, kendisine güç, iktidar, egemenlik ve aynı zamanda razı olduğu kullardandır. Onun peygamber mi yoksa değil mi konusu oislam alimleri arasında ihtilaflıdır. Genel görüş onun Allah’ın salih kullarından olmasıdır.
Zü’lkarneyn Allah’ın davasını dava edinmiş, yeryüzünü ilahi öğretilerle imar eden, küfrün belini kıran, şirkin kalelerini dağıtan ve yeryüzünde adaletle, hak ve eşitlikle hükmeden bir hükümdardır. Allah onu müşriklerin başına musallat etmiş, birçok zaferler kazanmış, kararlı, azim, sabırlı, mücadele eden Allah’a itaat ve bağlılığıyla Allah’ın rahmetine ulaşmış bir kimsedir. Allah Zü’lkarneyn’e komutanlık ve iktidar vermek suretiyle birçok ülkeyi ele geçirmiş orada adaletle ve eşitlikle idare etmiş, hakimiyeti altındaki tüm insanlar ondan razı olmuş, onun dinine girmiş ve bağlılıktan da ondan ayrılmamışlardır.
Bugün kendilerini İslam’a nispet eden bu yöneticiler Zü’lkarneyn’den ders almalı değil mi? Çünkü Zü’lkarneyn Allah’ın hükmüyle hükmediyor, insanlara adalet götürüyor, küfre, şirke savaş acan, insanları kula kulluktan kurtarıyordu. Bugünün yöneticileri ise tam aksine bugün şirkin ve küfrün izinde fesat, fitne, adaletsizlik ve zzülme sebep oluyor.
Fetihler Başlıyor;
ثُمَّ اَتْبَعَ سَبَبًا
Sonra bir yol tuttu. (18/Kehf, 89)
Zülkarneyn ilahi öğretilerinden nasibini almış Allah’ın davasını dava edinmiş, ilahi kelimetullah uğrunda mücadele etmeyi ve bu uğurda ölünmesi gerektiğini çok iyi idrak etmişti. İşte bu sebeble o ihtişamlı ordusuyla batıya doğru sefere çıkacaktı. O yeryüzünde hakkın egemen olması insanların zulümden kurtulması için seferler düzenleyecekti. Hiç şüphesiz ki bu ilahi öğretilerin boyundurluğunda olan yöneticiler yeryüzünü sömürmek, insanların mallarına ve ceplerine göz dikmek, onların haklarını gasp etmek, onları kula kul yapmak için değil! Bilakis yeryüzündeki tüm olanakları qdil ve eşit bir şekilde insanlara dağıtmakla görevlidir. En önemli adalet şirkin ve küfrün yok olması ve en doğru hüküm nsanların İslam ilahi nizamın yasalara göre yaşamasıdır. İşte bu sebeple Zülkarneyn islam ilahi nizama egemen kılmak için seferlere başlamıştı ve batıya doğru ilerlemeye başladı. Nihayet Atlas okyanusu’nda güneşin battığı bir yere vardı. Araplar buraya Karanlıklar Denizi diyor ve Kara’nın burada bittiğine inanıyorlardı.
Zülkarneyn Toplumları Allaha Davet Etmesi;
Zülkarneyn ordusuyla batıya doğru sefere çıkarken dilleri farklı, renklerin farklı ve dinleri farklı insanlara tebliğ yapıyor onlara imanı haykırıyordu. Onun bu davetinde bazı insanlar iman ediyor bazıları iman etmese de onun Adaletine hayran kalıyordu. Çünkü o Mücahit Allah yolunda cihad eden ve sadece Allah’ın rızasını arayan bir kimseydi, işte bu sebeple İnsanlar ondan yardım istiyor ve ona bağlılıkklarını gösteriyordu.
Bu sebeple Zülkarneyn gittiği toplumlarda insanları cennetle müjdeleyen cehennem ve Allah’ın azabıyla uyarıyordu. Allaha isyan eden herkese gazabın ulaşacağını, iman edip güzel amel işleyen müminlere ise Allah’ın onlar için güzel bir şekilde mükafat vereceğini bildiriyordu. O silah, güç ve kuvvet kullanmadan hiç kimseyi zorla kendi inancına davet etmemişti. Bilakis o güzel nasihat ve aynı zamanda hikmetle insanları bu ilahiyi sisteme davet ediyordu.
Zülkarneyn Gittiği Yerlerde İlahi Adalet Getiriyordu;
O gittiği yerlerden Allah’ın hükümleri ile hükmediyor, Allah’ın kanun ve yasalarına göre kararları veriyordu. O haddi aşmıyor hakikata tabi olmuş ve bu yönüyle o iyilik ve güzellik ile muamele ediyor, kötülük, zulüm, adaletsizlik ve ahlaksızlıkla hareket edenlere de ilahi ceza kanunlarla ceza veriyordu.
Hiç şüphesiz ki bir yönetimin en önemli özelliği onun ilahi olmasıdır, çünkü rabbani bir sistemle yönetilen toplumlarda ahlak, erdemlilik, iyilik, dayanışma ve yardımlaşma söz konusudur, insan uydurması ideolojik yasaların egemen olduğu cahiliye toplumlarında küfür, şirk, kula kulluk ,ahlaksızlık, zulüm ve sömürü söz konusudur.
İşte bu sebeple Zülkarneyn ordusuyla beraber dağları, nehirleri, denizleri aşarak küfre isyan ediyor, şirkin kalelerini dağıtıyor ve insanları adaletle buluşturuyordu. Allah onu bir yönetici olarak seçmiş ve ilahi misyonu yerine getirme ilhamını bahşetmişti. O Allah’ın kendisine verdiği bu nimete karşı nankörlük yapmamış doğunun bir ucundan batının öbür ucana kadar adaleti götürüoyrdu.
حَتّٰٓى اِذَا بَلَغَ مَطْلِعَ الشَّمْسِ وَجَدَهَا تَطْلُعُ عَلٰى قَوْمٍ لَمْ نَجْعَلْ لَهُمْ مِنْ دُونِهَا سِتْرًاۙ
Sonunda Güneş’in doğduğu yere varınca, (Güneş’le) aralarına hiçbir perde kılmadığımız bir kavmin üzerine doğduğunu gördü. (18/Kehf, 90)
Zülkarneyn imanı bir şuurla Allah’ın davasını insanlara ulaştırabilmek, insanları şirk ve küfürden kurtarmak için büyük bir mücadele veriyordu. O gecesi ile gündüzü ile ordusuyla beraber ülkeler, oğrafyalar, iklimler, dağ ve dere tepe demeden dünyanın her tarafına İslam’ı götürüyordu ve nihayet o Afrika’nın en uç noktasına ulaşır, burası açık bir arazidir. Güneşe engel olabilecek ne bir dağ ne bir ağaç ne de başka bir şey vardır, işte bu sebeble güneşte bu insanların üzerine doğar.
O gün Zulkarneyn Afrika’ya gitmiş, orada zulmü sonlandırmış, imanı sevmişler, insanların kalpleri Zulkarneyn’e teslim olmuş, imanla fethedilmiş ve insanlar İslam ruhuyla dirilmişti. Zülkarneyn Afrika’da insanları sömürmek, mallarını gasp etmek, onları kendilerine kul-köle yapmak için gitmemişti. O asla bugünün modern müşriklerini yaptığı gibi afrikayı sömürmemişti. Çünkü modern sömürgeci müşrik yöneticiler bugün Afrika’da sömürmek uğruna insanları öldürüyor, fitne çıkarıyor, yer altı, yer üstü kaynakları gasp ediyor ve her türlü zülme sebep oluyordu. İdeolojik yöneticilere Zülkarneyn iyi bir örnek değil midir?
O Kibre Düşmüyordu;
Zülkarneyn Allah’ın kendisine nimet verdiği, güç, kuvvet, otorite verdiği, savaşlarda zaferle çıkan, düşmanlarını yenen, nice ülkeleri fetheden, mallara, mülklere, makamlara ve en yücesine ulaşmasına rağmen o kibirden yana, gösterişten yana ve zulümden yana olmadı. Hayır o asla haksızlıkdan yana, insanları aşağılayanlardan ya da kendilerini yüksekte gören kimselerden olmadı.
Zülkarneyn Yardıma Gidiyor;
Bu adil yönetici Zülkarneyn doğu-batı dünyanın her tarafını dolaşmış, insanları iman hakikatine davet ediyordu ve artık kendi Merkezi yönetimi olan Yemen’e doğru ilerlerken ona haber geldi bir memlekette iki set arasında yaşayan insanların zulme, işkenceye maruz kaldığı ve topraklarının işgal edildiği haber ulaştı. Habere göre bu insanlara yardım etmesi ve uğradıkları zulümden onları kurtarması gerekiyordu. Zulkarneyn haberi duyar duymaz daha henüz yorgunluğunu atmadan Mücahit sıfatıyla bu halkın yardımına koşmaya karar verdi.
Zaten Allah’a iman eden yöneticilerin en güzel örneği bu değil mi? Onlar nerede bir zulüm, kötülük, işkence, sömürü, kula kulluk ve küfür varsa! Onlar ordularını harekete geçirerek yeryüzündeki zalimleri susturup oraya adaleti getirmesi gerekli değil miydi? Bugün Amerika, İsrail ve Batı dünyası kafirleri insanların yardımına değil, onların haklarını gasp etmek, sömürmek, öldürmek, savaş çıkarmak ve her türlü kötülüğe sebep olmak için onlar fitnenin kaynağı oldular. Müslümanlar bu zalimleri durdurmak, onların saltanatlarını yıkmak ve yerine ilahi yasaların egemen olduğu bir yönetimi yerine getirmek zorundadır. Eğer bunu gerçekleştirmez iseler işte o zaman tüm dünya büyük bir tehlike ile karşı karşıya gelir.
Yecüc ve Mecüc;
İki set ya da iki dağ arasında olan bir memleket, Asya kıtasının ortadoğsuna düşmekte olan bu yer birtakım ilkel kabilelerin yaşadığı ve kimi zaman Yecüc ve Mecüc toplulukları bir dağ geçidinden geçerek buralara saldırı düzenliyor, insanların mallarını yağmalıyor, kan akıtıyor, birçok kötülük ve zulme sebep olmaktaydı. O gün insanların korkulu rüyası onlardı. İnsanlar Yecüc ve Mecüc’e karşı nasıl karşı koyacaklarını bilmiyorlardı ve kendilerini korumada güçleri yoktu, işte bunun için bir kurtarıcı arıyorlardı.
Zülkarneyn Yardıma Koşuyor;
Zülkarneyn bu memlekete girerken sokakta, bahçede ve şehrin her tarafında insanlar Zülkarneyn’i Yecüc ve Mecüc gibi bozguncu kimseler olarak zannettiler, mallarını, mülklerini, bağ ve bahçılarını bırakarak insanlar canlarını kurtarabilmek adına dağlara ovalara kaçmıştı. Zülkarneyn her tarafa haber göndermek suretiyle kendisinin bozguncu, öldüren, kan döken, kötülük yaparak zulmeden kimse olmadığını, bilakis kendilerine Yecüc ve Mecüc konusunda yardım etmek için geldiğini onlara söylüyordu.
قَالُوا يَا ذَا الْقَرْنَيْنِ اِنَّ يَأْجُوجَ وَمَأْجُوجَ مُفْسِدُونَ فِي الْاَرْضِ فَهَلْ نَجْعَلُ لَكَ خَرْجًا عَلٰٓى اَنْ تَجْعَلَ بَيْنَنَا وَبَيْنَهُمْ سَدًّا
Dediler ki: “Ey Zulkarneyn! Şüphesiz ki Ye’cuc ve Me’cuc (topluluğu), yeryüzünde bozgunculuk yapmaktadır. Sana bir vergi versek, sen de bizimle onlar arasına bir set yapsan (olmaz mı)?” (18/Kehf, 94)
Her Şey Allah’ın Rızası İçin;
Oranın memleketinin halkı Zülkarneyn’in gücünü, ordusunu, onun Hikmet, ilim ve kuvvetle donatıldığını görmüştü ve ondan yardım istediler ve Zülkarneyn’den Yecüc ve Mecüc’e karşı bir set yapmasını istediler. Çünkü ondaki gücü, iyiliği ve ilmi onlar çoktan fark etmişlerdi. İşte bu mesele konusunda ücret karşılığında Zülkarneyn’e para, mal ve mülk vermeye razı idiler ama Zülkarneyn onların bu tüm tekliflerini güzel bir şekilde reddetti ve bu işi yalnız Allah rızası için yaptığını ifade buyurdu. O Allah bana mal, mülk, ordu, iktidar, egemenlik, güç ve kuvvet verdi, Allah’ın bana verdiği sizin verdiğinizden daha hayırlı demek suretiyle onlara yardım edecek ve onun bu yardım karşılığında hiçbir ücret almayacaktı.
قَالَ مَا مَكَّنّ۪ي ف۪يهِ رَبّ۪ي خَيْرٌ فَاَع۪ينُون۪ي بِقُوَّةٍ اَجْعَلْ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ رَدْمًاۙ
Dedi ki: “Rabbimin bana verdiği güç ve imkânlar (sizin vereceğiniz vergiden) daha hayırlıdır. Bana (insan) gücüyle yardım edin ki, sizinle onlar arasında bir set yapayım.” (18/Kehf, 95)
Bugün şu yöneticilere bir bakın! Güneş onların tekelinde olsa güneşi ışığını parayla satarlar, karanlık onların kontrolünde olsa onu parayla satarlar, gündüz onların emrinde olsa onu parayla satarlar, hava, rüzgar ve daha nice nimetler bugün bu yöneticilerin elinde olsa onu parayla satarlar. İşte bu ideolojik dinlerin yöneticileri insanları cüzi yardımlarda bulunmaları senin aldamasın. Onlar Afrika, OrtaDoğum Asya ve Dünyanın her tarafında milyonları öldürüyor, sömürüyor, haklarını gasp ediyor ve hiçbir şekilde zayıfların yanında bulunmuyorlar. Hatta şunu söyleyebiliriz ki bu modern müşrik yöneticiler bugünün Yecüc ve Mecüc konumuna düşmüş ve her alanda zulme ve kötülüğe sebep olmaktadırlar.
Zülkarneyn’in Mühendislik Dehası;
Yecüc ve Mecuc yeryüzünde ifsada sebep olan gecesi ve gündüzü ile bu kavmi talan etmiş, sömürmüş ve kan dökmüştü. İşte bu sebeple Zülkarneyn onların zulmünü durduracak ve onların geliş yollarını tıkayacaktı, iki büyük dağ arasını kapatarak Yecüc ve Mecüc’e engel olacak olan seti Zülkarneyn yapacaktı. Nitekim oranın halkı da kendi güç, kuvvet ve imkanları ile Zülkarneyn’e yardım edecek ve hizmetinde bulunacaktı. Zülkarneyn onlardan demir kütlelerini topladı sonra bunları iki dağ arasındaki geçide yerleştirdi. Böylece dağ her iki tarafı eşit olacak şekilde demir kütleleri yerleştirdi.
اٰتُون۪ي زُبَرَ الْحَد۪يدِۜ حَتّٰٓى اِذَا سَاوٰى بَيْنَ الصَّدَفَيْنِ قَالَ انْفُخُواۜ حَتّٰٓى اِذَا جَعَلَهُ نَارًاۙ قَالَ اٰتُون۪ٓي اُفْرِغْ عَلَيْهِ قِطْرًاۜ
“Bana demir kütleleri getirin. (Demir) dağların iki yanını eşitlediği zaman körükleyin.” dedi. (Demir kütlelerini) ateş hâline getirince, “Üzerine dökmem için erimiş bakır getirin.” dedi. (18/Kehf, 96)
Demir kütleleri iki geçit arasındaki dağın hizasına doğru düzenli bir şekilde yığıldıkdan sonra Zülkarneyn demir’in ısınması için ateşi yakıp körüklenmelerini istedi. Ateş iyice tutuşup harlanınca demirin üzerine erimiş bakırı döktüler, böylece demirle bakır daha da sağlam bir hale gelmiş, maddenin soğuması da o iki dağı tek parça haline getirdi, set yapısı itibarıyla kaygandı ve delinmesi mümkün değildi, işte Yecüc ve Mecüc eskisi gibi o yörenin halkına saldırmaya imkanı bulamadı ve insanlar onların fitnesinden kurtarıldı.
Zülkarneyn Kıssasından Çıkarılacak Dersler
1- Zülkarneyn Allah’ın davasını dava edinmesi.
2- İnsanlara tevhidi götürüp şirkten ve küfürden sakındırması.
3- Bir yönetici olarak Adalet ve eşitlikle hareket etmesi.
4- Bir yönetici olarak dünyadaki tüm insanları yardımına koşması.
5- Sadece Allah rızası için yardım etmesi.
6- Bulunduğu konum onu kibre sevk etmemesi.
7- İman, kararlılık, sebat ve azimle Allah’ın dinine yardım etmesi.
8- İlahi Misyonu yerine getirmede samimi ve ihlaslı olması.
9- Hiçbir ücret karşılığı beklemeden insanlara yardım etmesi.
10- Allah’a güvenmesi ve ona şükretmesi.
11- Cesaret ve çalışkan olmak suretiyle mücadele etmesi.
12- Zülme karşı mücadele etmesi.
13- Yönetiminde oturmayarak ülke ülke dolaşarak fitnenin kökünü kazıması.
14- Tüm insanlara ilahi nizamın egemen olması için davet yapması.
15- Elindeki güce rağmen kibir, riya ve büyüklük taslamaması.
16- Mütevazi ve Muhlis sahibi olması.
Gürsel Gürbüz
Share this content:
Yorum gönder